30 Mart 2021 Salı
26 Mart 2021 Cuma
TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI NE İDİ?
. TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI NE İDİ?
· TÜMÜYLE BİR SAVAŞ DEĞİL MİYDİ?
· “VATANI SAVUNMAK”
İÇİN, “KURTULUŞ” İÇİN YAPILMADI MI?
· Biz bu savaşlara
Kurtuluş Savaşı, Bağımsızlık Savaşı, İstiklal Harbi, Milli Mücadele ... demiyor
muyuz?
· Dünya Savaşı'ndan
yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'nce işgali
sonucunda Mîsâk-ı Millî sınırları (ulusal sınırlar) içinde ülke
bütünlüğünü korumak için yapılan çok cepheli hem siyasi, hem de askeri mücadele
bir Kutsal Savaş değil midir?
· Türk Kurtuluş Savaşı 1919-1922
yılları arasında gerçekleşmiş ve 11 ekim 1922'de imzalanan Mudanya
Antlaşması ile fiilen bitmiştir.
· 13 Ekim 1921'de imzalanan Kars
Antlaşması ile Doğu Cephesiyle sınırlı olmak üzere, 24 Temmuz 1923'te
imzalanan Lozan Antlaşması ile ise her şeyiyle top yekûn sona
ermiştir.
· İtilaf Devletleri, Anlaşma
Devletleri ya da Müttefik Devletler, Britanya
İmparatorluğu, Fransa ve Rusya'dan oluşan ittifaktır.
· İtalya önceleri İttifak
Devletleri grubunun içerisindeydi sonra 1915'te İtilaf Devletleri'nin
yanında savaşa girdi (1915 yılı İtalya'nın savaşa dahil olduğu yıldır ve
İttifak Devletleri'nin saflarında asla savaşmamıştır).
· Savaşın ilerleyen
aşamalarında ABD İtilaf Devletleri'ne katıldı.
· Rusya 1917 İhtilali'nden sonra
İtilaf Devletleri grubundan ayrılarak savaştan çekildi.
· Savaş sırasında yeni katılımlarla
İtilaf Devletleri grubu genişledi.
· İtilaf Devletleri I. Dünya
Savaşı'ndan yenen (galip) olarak çıktı ve yenilen İttifak Devletleri'nin
topraklarını kısmen işgal etti.
· Türk ulusal varlığını yok derecesine
indirmeye kararlı olan İtilaf devletleri, mütarekeyi kendi anlayışları
doğrultusunda uygulamaya başladılar.
· Osmanlı ordusunun hızla terhisine,
silahların alınmasına ve ülkeyi işgale başladılar.
· Durum umutsuz görünüyordu.
· Ülke parçalanmış, nüfusu azalmış
halk uzun savaşlarla bitkin düşmüştü.
· Aydınlar, bağımsızlığı değil,
bağımlılığın alacağı biçimi tartışıyorlardı.
· Wilson ilkeleri ve Amerikan mandası
“aydın çevrelerde” büyük ümitler ve hayaller yaratıyordu.
. Mütareke uygulamasına ve işgallere ilk
tepkiler, Ermeni ve Rum nüfusunun çok olduğu bölgelerde ortaya çıktı.
· Buralardaki Rumluk ve Ermenilik
davalarına karşı Türkler, kendi hukuklarını korumak ve temsil ettikleri
bölgelerin Türkiye`den koparılmasını önlemek için "Müdafaa-i Hukuk"
örgütleri oluşturmaya başladılar.
· Yunalılar`ın İzmir`i işgali ve
Anadolu içlerine ilerlemesine Türkler`in tepkisi ani ve çok sert oldu.
· İlerleyen Yunan birlikleri ordu ve
milis güçlerinin silahlı direnişiyle karşılaştı.
· İzmir`in işgalinden bir gün sonra 9.
ordu müfettişliği göreviyle İstanbul`dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa`nın 19
mayıs 1919`da Samsun`dan Anadolu`ya geçişiyle Türk ulusal hareketi ihtiyaç
duyduğu önderine kavuştu.
· Mustafa Kemal Paşa` ya verilen
görev, müslüman - hristiyan çatışmalarını yatıştırmak, bölgede faaliyet
gösteren çeteleri dağıtmak, kalan Türk birliklerinin terhisine ve
silahsızlandırılmasına nezaret etmekti.
· Ama o, bunun yerine Türk anayurdunun
işgale karşı silahlı direnişini örgütlemeye koyuldu.
· KENDİ YURDUNU SAVUNMAK
İÇİN YAPMAN GEREKENLERİN, KARŞI DURUŞLARIN TÜMÜ "SAVAŞ" DEĞİL MİDİR?
· Savunmak zorunda kalınırsa bir vatan
NEYE güvenilmelidir?
· Kurtuluş Savaşı’nı başlatırken
Atatürk’ün tek güvendiği kuvvetin ‘Türk halkının namus
cephesi’ olduğunu açıklayan Tümgeneral Dr. Sıtkı Aydınel emekli olduktan
sonra Türk Tarihi doktorası da yapmıştır.
· Atatürk’ün bu cepheye olan güvenini,
savaş sonrası İzmir’de gururlanarak anlattığını açıklamıştır.
· 27 Ocak 1923de Gazi Mustafa Kemal
Atatürk İzmir Belediyesi’nin Hükümet Konağı’ndaki katıldığı bir toplantıda
“Cumhuriyet”in kurulduğunun ilan edilmesine 276 gün kala, ‘kurtuluş
mücadelesindeki asıl dayanağı’nı anlatıyordu…
· Dönemin gazetecilerinden İsmail
Habip Sevük’ün;
· “O’na ‘Ordu yok’ dediler ‘Yapılır’
dedi;
· ‘Para yok” dediler. “Bulunur” dedi;
· “Düşman çok” dediler, “Yenilir” dedi
ve bütün dedikleri oldu.”ifadesindeki; Atatürk’e ‘tüm bu ahval ve şerait
içerisinde’, ‘Yapılır-bulunur-yenilir’ dedirten, ‘Namus Cephesi’ydi…
· KENDİ “ÖZ YURDUNU”
SAVUNMAK ZORUNDA KALIRSAN YAPMAN GEREKEN HER TÜRLÜ KARŞI MÜCADELE VE KARŞI
DURUŞ SENİN HEM “GÖREVİN” HEM DE “HAKKIN”DIR.
·
· EMPERYALİST
SALDIRILARA, ELİNDEKİ HER TÜRLÜ "YURT PARÇASINI" VE "SANA AİT
OLAN" HER ŞEYİ ALMAK İSTEYENLERE “KARŞI DURMAYACAK” MISINIZ?
· “PASİVİZM”
YURDUNU SAVUNMA HAKKINI SENDEN ALABİLİR Mİ?
· Böylesine bir tutum,
böylesine düşünce üretmek ancak hangi güçlerin işine yarar?
· "SAVAŞA
HAYIR" diyen düşünce eğer "başka ülkelerin hükümranlık sınırları"na
bir saldırıda ve de "haksızca" yapılıyorsa ancak doğru bir tutumdur.
· Ezberlerle, öğretilen
hazır kalıplarla "sözler dizelemek"tense olayın doğru analizini ve
yorumunu yapmak çok sağlıklı olacaktır.
· Zihin yönetimi hiç
durmadan ve her yerde, her alanda yapılmaktadır. Çok dikkatli olunsa doğru
olur.
· Eğer bir savaş sizin
kendi öz yurdunuzda değil de bambaşka yerlerde oluyorsa, onun ardındaki
nedenleri ve çıkar odaklarını, uygulanmakta olan global planları incelemek,
araştırmak çok yararlı olur.
· Başka ülkelerin
hükümranlık sınırları içerisinde oluşan savaş hallerine karşı çıkmanın en
birinci yolu iyi incelemek, araştırmak ve politik önlemlerin alınmasını istemek
olmalıdır.
· Oradaki insanların
önce “yaşama hakkı”nın savunulması gerekiyor ise bunun da yolu yine “uluslar
arası” işbirliğinden ve “politik önlem”lerden, girişimlerden oluşacaktır.
· Ölçümüz bir savaşı çok
iyi irdelemek, onun bir vatan savunmasında olup olmadığına bakmaktır.
· Uluslar arası örgütler
ise zaten kuruluşlarının gereği olarak savaş alanı olan yerlerde barışı
sağlayabilecek anlaşmaları, görüşmeleri yaptırtmak, politik çözüm yollarını
aramak zorundadırlar.
· Ülkeler kendi dış
politikalarını da bu yönde kullanmalı ve dünya barışına katkıda bulunmalıdır.
______ ATATÜRK DİYOR Kİ ______
v Millî mücadelenin maksat ve gayesi tam
istiklâlini ve kayıtsız-şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir. Millet,
dış istiklâlini kazanmak için, lâzım gelen hattı hareketini misakı millî ile
ifa etmiştir.
v Millî hakimiyetini elde edebilmek için,
takibi lâzım gelen hareket hattını da Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tesbit
etmiştir. (1923)
v Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli
bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlık edinilmesiyle
sağlanabilir.
v Ne kadar zengin ve bayındır olursa olsun
bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak olmak
durumunda yüksek bir işlem için değer taşıyamaz.
v Yabancı bir devletin koruma ve
esirgemesini benimsemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güç yetmezliği ve
uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir.
v Gerçekten bu aşağılığa düşmemiş
olanların, isteyerek başlarına bir yabancı getirmeleri asla düşünülemez.
v Oysa, Türk'ün haysiyet ve kendine inanı ve
yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun
daha iyidir!
v Dolayısıyla ya istiklâl, ya ölüm!
v Biz haklarımızı ve bağımsızlığımızı
savunmak için giriştiğimiz çarpışmanın kutsallığı düşüncesinde ve hiçbir gücün
bir milleti yaşamak hakkından yoksun kılınmayacağı inancındayım. (Nutuk)
v Memleketin ellide biri değil, her tarafı
tahribedilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde
bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız. (1920)
v Ben, 1919 senesi mayıs içinde Samsun'a
çıktığım gün elimde, maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk Milleti'nin
asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet
vardı. İşte ben bu millî kuvvete, bu Türk Milleti'ne güvenerek işe başladım.
v Bağımsızlık gayesinin elde edilişine
kadar, tamamiyle milletle birlikte, fedakârane çalışacağıma mukaddesatım namına
yemin ettim. Artık benim için Anadolu'dan hiçbir yere gitmemek katidir. (1919)
v Millî irade kendi istikametinde bir
nehir gibi coşup taşacaktır. Mücadeleyi her noktasından düşünerek uyanış ve
coşkunluk hasıl olmuştur. Sadece dayanıklı olmak ve vazifede kusur etmemek
temel şarttır. (1919)
v Millî dava ancak bu inan, bu irade ve
azimle gerçekleştirilecektir. Yaşaması ve muzaffer olması gereken değersiz
şahıslarımız değil, millî kurtuluşu temin edecek olan fikirlerdir. (1919)
v Aziz ve mübarek vatanımızı kurtarmak için
bütün aydınların, herkesin hazır olması lâzımdır. İstanbul'a gitmeyeceğiz.
Anadolu, en büyük hazinedir. Vatanın sinesinde kurtuluş çarelerini beraberce
ölünceye kadar aramaya, temin etmeye çalışacağız. (1919)
v Millî müdafaamızı; düşmanların
bayrakları, babalarımızın ocakları üstünden çekilinceye kadar terkedemeyiz.
İstanbul mabedleri etrafında düşman askerleri gezdikçe, öz vatan toprakları
üstünden yabancı adamların ayakları çekilmedikçe biz mücadelemize devam etmeye
mecburuz. Kendi hükûmetimizin idaresi altında bedbaht ve fakir yaşamak, yabancı
esareti bahasına nail olacağımız huzur ve mutluluktan bin kere üstündür. (1920)
v Düşmanın mükemmel ve kuvvetli ordularını
mağlup etmek için kendimizde bulduğumuz kuvvet ve kudret, dâvamızın
meşruluğundandır. Gerçekten, biz millî hududumuz dahilinde hür ve müstakil
yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz. Biz Avrupa'nın diğer milletlerinden
esirgenmeyen, haklarımıza tecavüz edilmemesini istiyoruz. (1921)
v Millî mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya
milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır. Millet, analarıyla, babalarıyla,
hemşireleriyle mücadeleyi kendisine ülkü edindi. Millî mücadelede şahsî hırs
değil, millî ülkü, milli izzetinefis hakiki etken olmuştur. (1925- Atatürk'ün
S.D. II, S. 231)
v Vatan mutlaka selâmet bulacak, millet
mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selâmetini, kendi saadetini memleketin ve
milletin saadeti ve selâmeti için feda edebilen vatan evlâtları çoktur. (Nisan
1922)
v Böyle evlâtlara ve böyle evlâtlardan
mürekkep ordulara malik bir millet elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün
mânasiyle muhafaza etmeğe muvaffak olacaktır. Böyle bir milleti
bağımsızlığından mahrum etmeğe kalkışmak hayal ile vakit geçirmektir. 1921
(Atatürk'ün S.D. I, S. 178)
.
Saygılarımla...
Öğretmen Gönen ÇIBIKCI,
2020.03.05, M.
24 Mart 2021 Çarşamba
ATATÜRK'ÜN İDEALİNDEKİ GENÇLİK
ATATÜRK'ün İDEALİNDEKİ GENÇLİK
Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için
çalışmalıdır.
"Türk
Milleti'nin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan
ilerlemektir. Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki, ona bigâne olanları
yakar, mahveder."
İlerici olmalı ve ilerlemede sınır tanımamalıdır.
"Yüksek
Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.
"Asla şüphem yoktur ki;
Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan
sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi
doğacaktır."
Milli terbiyeye sahip olmalıdır.
"Efendiler,
şunu anlatmak istiyorum; ilk esin ana – baba kucağından, sonra okuldaki
öğretmenin dilinden, vicdanından, terbiyesinden alınır. Bu esinin gelişme
kaynağı olması, kişiye millet ve ülkeye hizmet edebilme gücünü ve yeteneğini
verebilmesi için millete ve ülkeye büyük, derin ilgi yaratan fikirler,
duygularla her an güçlendirilmesi gerekir."
Gerçek bir Türk Milliyetçisi Olmalıdır.
"Türk
genci kendi öz benliğini kaybetmeden, kendi kimliğini, kültürünü unutmadan
yeniliklere adapte olabilmeli, onları kendi milli kültürü içinde
sindirebilmelidir."
Bağımsızlığından ödün vermemelidir.
"Her
ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür."
"Ne kadar zengin ve refaha
kavuşturulmuş olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık
karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık olamaz."
Milli Kültüre Önem Vermelidir.
"...
Başarıya ulaşmak ve başarıları kuvvetle, emniyetle yürütebilmek için güçlü bir
karaktere sahip olmak gerekir."
Atatürk'ü iyi anlamış olmalıdır.
"
Bir gün ulusu, sizin gibi beni anlamış gençliğe bırakacağımdan çok memnun ve
mesudum.
Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi,
benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir."
Atatürk'ün yolunda ilerlemeli ve
onun bıraktığı görevi tamamlamalıdır.
"Benim
Türk Milleti'ne, Türk Cumhuriyeti'ne ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim
bitmemiştir. Sizler, onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim
sözümü tekrar ediniz."
İstikrarlı, kararlı ve azimli
olmalıdır.
"Türk
Milleti'nin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan
ilerlemektir.
Zafer "zafer benimdir" diyebilenin, muvaffakiyet, "muvaffak
olacağım" diye başlayanın ve "muvaffak oldum"
diyebilenindir."
Sorumluluk sahibi olmalı, hizmete
talip olmalıdır.
"Mesuliyet
yükü her şeyden, ölümden de ağırdır."
"Türk Milleti, her ne pahasına
olursa olsun hizmeti ilke edinmiştir ve bu uğurda hiçbir fedakarlıktan
kaçınmaz."
Cesur olmalıdır.
"Gençler
için vatani işlerde ölmek söz konusu olabilir. Ama korkmak asla!"
"Büyük kararlar vermek kâfi
değildir. Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır."
Zorluklardan yılmamalıdır.
"Teşebbüslerin
başarılı olması için çetin şartlara göğüs germek gereklidir."
"Ben hayatımın hiçbir anında
karamsarlık nedir, tanımadım."
"Tatbik eden, icra eden, karar
verenden daima daha kuvvetlidir."
"Lüzumuna kani olduğumuz bir işi
derhal yapmalıyız."
Çalışkan ve disiplinli olmalıdır.
"Fikir
hazırlıkları, seferberlikte asker toplamak için davul zurna ile temin edilemez.
Fikir hazırlıklarında tevazuyla çalışmak, kendini silmek, karşısındakine samimi
bir kanaat ilham etmek lazımdır."
Dürüst olmalıdır.
"Hakikati
konuşmaktan korkmayınız."
"Meseleleri hadiselere göre
değil, aslında olduğu gibi ele almak lazımdır."
"Bir şeyi vicdanen iyi yaptığımıza,
sözlerimizin iyi olduğuna inanıyorsak, onu olduğu gibi açık, tereddüt ve
belirsizlikten arınmış olarak anlatmayı amaçlamalıyız."
Adaletli olmalıdır.
"Efendiler!
Hükümet memlekette yasayı hakim kılmak ve adaleti dağıtmakla yükümlüdür. Bu açıdan
adalet işi çok önemlidir. Adliye siyasetimizde izlenecek yol, adaleti, halkı
yormadan, süratle, uygun ve emniyetli bir şekilde dağıtmalıdır."
İleri görüşlü ve tedbirli
olmalıdır.
"Felaket
başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır.
Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur."
Gelişen bilim ve teknolojinin
izleyicisi ve uygulayıcısı olmalıdır.
"Milletimizin
siyasi, sosyal hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve
fen olacaktır."
Güzel ahlaklı olmalı, manevi
değerlere sahip çıkmalıdır.
"Her
şeyden önce maneviyat, kalp ve vicdan gücü yüksek tutulmalıdır."
Hoşgörülü olmalıdır.
"Samimi
ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce
muhteremdir."
Eğitime önem vermelidir.
"En
mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde
mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle
olur."
Sanata önem vermelidir.
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
"Efendiler siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta
cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat hiçbir zaman sanatkar olamazsınız."
Spora önem vermelidir.
"Efendiler,
cihanda spor yaşamı, spor alemi çok önemlidir... Ben size ulus bakımından, ülke
evlatları yönünden sporculuğun benim gözümde ne kadar önemli olduğunu anlatmak
için şunu diyebilirim. Kutsal vatanı, Türk Milleti'nin yüksek onurunu ve çıkarlarını
savunan ordudur. Bundan daha önemli, bundan daha yüce bir dayanak noktası
düşünülebilir mi? Özellikle bugünkü Cumhuriyet Ordusu'ndan söz edilirken bundan
daha yüce bir kuvvet tasarlanabilir mi? İşte bu değerli, bu yüksek, bu yüce
kuvvetin önünde size seslenerek diyorum ki, tüm millet ve tüm ülke evlatlarını
sporcu yapmak için harcanan gayretin önemi ve kutsallığı aynı derecede değerli
ve önemlidir."
(30.9.1926, Çankaya'da Türk İdman
Cemiyetleri İttihadı heyetine hitaben yaptığı konuşmasından)
TÜRKÜM DİYENE
. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Bu sözden neler anlamalıyız? "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu...
-
Yok Saymak ??? § Gazi Mustafa Kemal Atatürk' ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünde onu anmak, saygıda bulunmak her bir Türk iç...
-
. Atatürk'ün Türkİye İktisat Kongresİ Konuşması - Türkiye İktisat Kongresi Açış Söylevi 17 ŞUBAT 1923 ...
-
. Yurt Sever Yurttaşlık · Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda " etken " görev üstlenmiş olan ve " ...