4 Kasım 2025 Salı

TÜRKİYE NÜFUSU

.   TÜRKİYE NÜFUSUNUN YAPISI 
.   Türkiye'deki göçmen nüfusunun demografik ve kültürel etkileri:
.   Son yıllarda Türkiye içerisine çeşitli yollardan katılan göçmen ve benzerlerinin durumu nedir?
.   Son yıllarda Türkiye'deki göçmen, sığınmacı ve düzensiz göçmenlerin durumu oldukça karmaşık ve dinamik bir yapıya sahiptir.
.   Türkiye'nin konumu itibarıyla bir geçiş ve varış ülkesi olma özelliği devam etmekle birlikte, özellikle Suriye krizi ile başlayan büyük akın sonrasında, ülkenin “demografik” yapısı, “sosyal uyumu” ve “göç yönetim politikaları” sürekli olarak değişen bir gündem maddesi olmaya devam etmektedir.
.   İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre, Türkiye'de bulunan toplam yabancı sayısı (2025 Nisan verisi) yaklaşık 4 milyon 43 bin 215 kişi civarındadır.
.   Bu sayı çeşitli statüdeki kişilerden oluşmaktadır:
A-Statülere Göre Yabancı Sayıları
-Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler: En büyük grubu oluşturmaktadır. Sayıları yaklaşık 2 milyon 782 bin 733'tür.
-İkamet İzni Bulunan Yabancılar: Çeşitli amaçlarla (eğitim, çalışma, aile birleşimi vb.) ikamet eden yabancılardır. Sayıları yaklaşık 1 milyon 82 bin 83'tür.
-Uluslararası Koruma Altındaki Yabancılar: Mülteci, şartlı mülteci veya ikincil koruma statüsü talep eden kişilerdir. Sayıları yaklaşık 178 bin 399'dur.
B-Göç Hareketliliği ve Trendler
1-Gelen-Giden Göç Dengesi: TÜİK Uluslararası Göç İstatistikleri'ne göre, son yıllarda Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısında önemli bir artış yaşanırken, yurt dışından Türkiye'ye göç eden kişi sayısında ise azalış gözlenmektedir.
-2023'te Türkiye'ye Göç Edenler: Yaklaşık 316 bin 456 kişi (önceki yıla göre %35,9 azalış).
-2023'te Türkiye'den Göç Edenler: Yaklaşık 714 bin 579 kişi (önceki yıla göre %53 artış).
-Bu, Türkiye'ye gelen göçün giden göçün altında kaldığını göstermektedir (2023 verileri).
2-Düzensiz Göçle Mücadele: Türkiye, düzensiz göçle mücadelede sınır dışı sayılarında rekorlar kırmaktadır.
-2022'de Sınır Dışı Edilen Düzensiz Göçmen: Yaklaşık 110.000 kişi.
-1 Haziran 2023'ten itibaren (belirli bir dönemde): 182.980 düzensiz göçmen sınır dışı edilmiştir.
-Yakalanan düzensiz göçmenlerin uyruk dağılımında Afganistan ve Suriye uyruklular ilk sıralarda yer almaktadır.
C-Toplumsal ve Siyasi Etkiler
1-Ekonomi ve İşgücü: Göçmenlerin işgücü piyasasına katılımı ve ekonomik etkileri önemli bir tartışma konusudur. Suriyelilerin ortalama yaşı düşüktür ve özellikle erkeklerin işgücüne katılım oranları yüksektir.
2-Siyasi Gündem: Mülteci ve göçmen meselesi, özellikle son yıllarda artan enflasyon ve ekonomik zorluklarla birlikte, Türkiye'nin en önemli siyasi ve toplumsal sorunlarından biri haline gelmiştir.
Bu durum, mültecilere yönelik toplumsal algının değişmesine ve zaman zaman gerginliklerin yaşanmasına yol açmıştır.
Ç-Türkiye'yi "Türksüzleştirme" diye bir operasyon olabilir mi?
.   Bu terim ("Türksüzleştirme"), genellikle göçmen ve mülteci nüfusunun artışıyla ilişkili olarak, ulusal kimliğin, demografik yapının veya kültürel bütünlüğün “tehlike altında” olduğu endişesini dile getiren “siyasi bir söylemde” ve komplo teorilerinde kullanılan bir ifadedir.
.   "Türksüzleştirme" ifadesi, var olan toplumsal “endişeleri” ve “göç yönetimi eleştirilerini” sert ve çarpıcı bir iddia ile birleştiren siyasi bir terim olarak değerlendirilmelidir.
.   Bu ifade, göçün karmaşık nedenlerini ve sonuçlarını, “basitleştirilmiş ve gizli bir dış müdahale” planına indirgeyerek sunar.
.   Türkiye'deki göçmen nüfusunun demografik ve kültürel etkileri (uyum, gettolaşma, ekonomik rekabet vb.) gerçek ve tartışılması gereken konulardır.
.   Ancak bu etkiler, büyük çoğunlukla bölgesel istikrarsızlığın ve coğrafi zorunlulukların bir sonucudur.
I-Kavramın Kullanım Alanları ve Kökeni
a-Siyasi Söylemde: Bu ifade, genellikle ülkedeki yüksek göçmen ve mülteci sayısının, özellikle Suriye'den gelen “Geçici Koruma” statüsündeki kişilerin kalıcılığı durumunda, nüfus dengesini Türk milleti aleyhine değiştireceği ve ulusal kültürü zedeleyeceği iddiasına dayanır.
b-Komplo Teorilerinde: Bu söylemi kullananlar, büyük göç hareketlerinin dış güçler, uluslararası yapılar veya siyasi aktörler tarafından Türkiye'nin etnik ve kültürel yapısını kasten dönüştürmek ve zayıflatmak amacıyla organize edilen gizli bir "operasyonun" parçası olduğunu öne sürerler.
II-Gerçeklik ve Kanıt Durumu
.  "Türksüzleştirme"nin merkezi bir plan veya operasyon olduğuna dair somut ve doğrulanabilir bir kanıt veya veri bulunmamaktadır.
.   Göç uzmanları, demograflar ve uluslararası kuruluşlar, Türkiye'deki göç durumunu genellikle aşağıdaki etkenlerle açıklar:
a-Jeopolitik Konum: Türkiye'nin Asya, Afrika ve Avrupa arasındaki kilit coğrafi konumu, ülkeyi zorunlu göç ve düzensiz göç rotalarının ana geçiş noktası yapar.
b-Suriye Krizi: 2011'den beri devam eden savaş, milyonlarca kişinin hayatını kurtarmak için Türkiye'ye sığınmasına yol açan, tarihin en büyük insani krizlerinden biridir.
Bu, herhangi bir "operasyondan" ziyade, bölgesel bir çatışmanın “doğal ve kaçınılmaz” bir sonucudur.
c-Çekim Etkenleri: Komşu ülkelerdeki istikrarsızlık ve ekonomik zorluklar (Afganistan, İran, Pakistan), Türkiye'deki “nispi istikrar”, “ekonomik fırsatlar” ve daha “iyi yaşam beklentisi”, “yoksulluk ve şiddetten” kaçan insanlar için doğal bir çekim etkeni oluşturur.
GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ- GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-GÇ-
.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.11.04, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

GÖREV ve YÜKÜMLÜLÜK

 .    GÖREV ve YÜKÜMLÜLÜK
. Sömürgeciliğe, müstemlekeci güçlere karşı kendi yurdunu, bağımsızlık ve özgürlüğünü, öz değerlerini... savunan kitleler neler yapabilir?
. Neler yapmalıdırlar?
. Nasıl bir düşünce ve davranış içerisinde olunmalıdır?
.  Sömürgeciliğe ve müstemlekeci güçlere karşı bağımsızlık ve özgürlüğünü savunan kitlelerin kullanabileceği çok çeşitli direniş ve mücadele yöntemleri bulunmaktadır.
.  Tarihsel deneyimler ve anti-kolonyal mücadeleler, bu stratejilerin hem pasif/sivil hem de aktif/silahlı olabileceğini göstermiştir.
.   Genel bir bakış açısından “teorik” olarak düşündüğümüzde bu kitlelerin başvurabileceği temel yaklaşımlar nelerdir?
.   Bu yaklaşımlar genellikle birbirini destekleyici şekilde, farklı aşamalarda ve koşullara göre uyarlanarak kullanılır.
.   Bağımsızlık hareketinin liderliği ve kitlelerin azmi, mücadelenin başarısındaki en kritik faktörlerdir.
A) Siyasi ve Diplomatik Mücadele
-Bağımsızlık Bilinci Oluşturma: Eğitimi, kültürü ve yayınları kullanarak, halkın ulusal kimlik ve bağımsızlık ruhunu güçlendirmek, sömürgeci ideolojinin etkilerini silmek.
-Ulusal Birlik ve Örgütlenme: Tüm kitleleri kapsayan, farklı görüş ve kesimleri bir araya getiren güçlü bir ulusal cephe veya siyasi hareket oluşturmak.
-Diplomatik Faaliyetler: Uluslararası platformlarda (Birleşmiş Milletler gibi), kendi davasını ve haklılığını duyurmak, diğer devletlerden ve uluslararası kuruluşlardan destek ve tanınma sağlamak.
-Sömürgeci Güçlerle Müzakere: Güç dengelerini gözeterek, bağımsızlık hedefine ulaşmak için sömürgeci güçlerle masaya oturmak ve siyasi çözümler aramak.
B) Sivil Direniş ve Pasif Eylemler
-Sivil İtaatsizlik: Sömürge yönetiminin haksız yasalarına, vergilere veya kararlarına karşı barışçıl bir şekilde uymayı reddetmek (Gandhi'nin Hindistan'daki tuz yürüyüşü gibi).
-Boykotlar: Sömürgeci güçlerin ekonomik çıkarlarını hedef alarak, onların ürettiği veya sattığı mal ve hizmetleri satın almamak (ekonomik baskı oluşturmak).
-Grevler ve İş Bırakmalar: Sömürge yönetiminin idari ve ekonomik işleyişini durdurmak amacıyla geniş çaplı işçi ve memur grevleri düzenlemek.
-Kitlesel Gösteriler: Kamuoyu baskısı oluşturmak ve ulusal iradeyi göstermek için büyük ve organize protesto yürüyüşleri ve mitingler yapmak.
C) Silahlı Direniş ve Gerilla Savaşları:
Bu tür savunma günümüzde oldukça zordur. Özellikle devleti elinde tutanların buna asla izin vermeyeceğini çok iyi bilmek gerekir.
Bu yöntemleri, heves ederek, deneyen grupların sonu kötü olmuştur.
-Kritik Hedeflere Saldırılar: Sömürge yönetiminin askeri veya idari merkezlerini, iletişim hatlarını ve lojistik depolarını hedef alarak işleyişi aksatmak.
-Ulusal Kurtuluş Ordusu Kurmak: Askeri güce karşı askeri güçle cevap verebilmek için düzenli veya düzensiz askeri birlikler (Kuva-yi Milliye, gerilla birlikleri) oluşturmak.
-Gerilla Savaşları: Sömürgeci ordunun büyüklüğüne ve teçhizatına karşı, küçük, hareketli birliklerle vur-kaç taktiklerini kullanarak yıpratma savaşı yürütmek.
Ç) Başarılı Bir Mücadele İçin Anahtar Unsurlar
-Uzun Vadeli Planlama: Mücadelenin tek bir eylemle değil, yıllara yayılan stratejik bir süreç olduğu bilinciyle hareket etmek.
-Uluslararası Dayanışma: Diğer sömürge karşıtı hareketlerle ve destekleyici uluslararası güçlerle (Üçüncü Dünya ülkeleri, anti-emperyalist gruplar) dayanışma içinde olmak.
-Kültürel Direniş: Kendi dilini, tarihini ve kültürünü koruyarak ve yücelterek sömürgeci asimilasyon politikalarına karşı koymak.
-Ekonomik Kendi Kendine Yeterlilik: Sömürgeci ekonomik sisteme olan bağımlılığı azaltmak için yerel üretimi ve ticareti güçlendirmek.
-Düzenli bir temel bilinçlendirme çalışması yapılmalı ve halkın akıllı, uyanık ve özgür iradeye sahip olabilmesine çalışılmalıdır.
 
 
D) Tarihten örnek verecek olursak, Hindistan, Cezayir, Türkiye Kurtuluş Savaşı neleri, nasıl başarmıştır?
    Harika bir soru olduğunu kabul edip, güzelce incelemek gerekir:
    Bu üç önemli anti-kolonyal mücadele, farklı coğrafyalarda, farklı koşullar altında gerçekleşmesine rağmen, bağımsızlığa ulaşmada benzersiz ve etkili stratejiler kullanmıştır.
.    Hindistan, Cezayir ve Türkiye Kurtuluş Savaşı'nın neleri, nasıl başardığına dair kısa özetler:
.    Bu üç örnek, sömürgeciliğe karşı mücadelenin tek bir kalıbı olmadığını ve koşullara göre pasif direniş, silahlı mücadele ve diplomatik dehanın hepsinin başarıya götürebileceğini gösterir.
I) Hindistan Bağımsızlık Hareketi (İngiltere'ye Karşı)
Hindistan'ın başarısı, esas olarak sivil itaatsizlik ve pasif direnişin (Satyagraha) gücünü kullanarak sömürgeci gücün ahlaki ve ekonomik temelini sarsmak oldu.
a-Neyi Başardı?
1-Sömürge Yönetimini Ahlaki Olarak Çökertmek: İngiliz yönetimini, baskıcı ve adaletsiz bir güç olarak uluslararası kamuoyunda ve bizzat İngiliz halkının vicdanında gözden düşürdü.
2-Kitle Seferberliği: Farklı dil, din ve kastlardan gelen devasa bir nüfusu ortak bir bağımsızlık amacı etrafında birleştirdi.
3-Ekonomik Baskı: Boykotlarla İngiliz ekonomisine zarar verdi ve kendi kendine yeterliliği (örneğin el dokumacılığı) teşvik etti.
b-Nasıl Başardı?
1-Mahatma Gandhi Liderliği ve Satyagraha: Gandhi'nin başlattığı şiddet içermeyen direniş felsefesi. Bu, haksız yasalara karşı barışçıl bir şekilde direnmeyi içeriyordu.
2-Tuz Yürüyüşü (1930): İngiliz tuz tekeline karşı yapılan bu eylem, sivil itaatsizliğin sembolü oldu ve milyonları harekete geçirdi.
3-Boykotlar: İngiliz mallarını, özellikle tekstil ürünlerini, boykot ederek yerel üretimi (Khadi) ve ekonomik bağımsızlığı teşvik etti.
4-Kitlesel Hapse Girişler: Binlerce Hintlinin barışçıl gösteriler sonrası gönüllü olarak hapse girmesi, sömürge hapishanelerini ve yönetim sistemini tıkadı.
II) Cezayir Bağımsızlık Savaşı (Fransa'ya Karşı)
Cezayir'in başarısı, uzun ve kanlı bir silahlı mücadele ile uluslararası diplomatik baskıyı birleştirmesiyle geldi.
a-Neyi Başardı?
1-Askeri Zafer: Fransız ordusunu, yoğun kentsel ve kırsal gerilla savaşıyla askeri ve psikolojik olarak yıprattı.
2-Fransız Kamuoyunu Bölmek: Savaşın vahşeti, Fransa'da büyük bir bölünme yarattı ve savaş karşıtı hareketin güçlenmesine yol açtı.
3-Uluslararası Destek: Özellikle yeni bağımsızlığını kazanmış diğer Afrika ve Asya ülkelerinden (Bağlantısızlar Hareketi) güçlü destek aldı.
b-Nasıl Başardı?
1-Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN): 1954'te silahlı mücadeleyi başlatan ve hem siyasi hem de askeri kanadı olan güçlü bir örgütlenme kurdu.
2-Gerilla Savaşı: FLN, dağlık bölgelerde ve kentsel alanlarda (özellikle Cezayir Savaşı/Savaşı'nda) etkili gerilla taktikleri kullanarak Fransız ordusunun kontrolünü zorlaştırdı.
3-Propaganda ve Diplomasi: Cezayir davasını uluslararası alanda aktif olarak duyurarak, Fransa üzerindeki diplomatik ve siyasi baskıyı artırdı.
4-Evian Anlaşmaları (1962): Nihayetinde Fransa, uluslararası ve iç baskı ile artan askeri maliyetler nedeniyle masaya oturmak zorunda kaldı ve anlaşmalarla Cezayir'in bağımsızlığını tanıdı.
III) Türk Kurtuluş Savaşı (İtilaf Devletlerine Karşı) İstiklal Harbi:
.  Türkiye'nin başarısı, düzenli ordunun kurulması ve askeri zaferlerin, ulusal irade ve diplomatik manevralarla birleştirilmesiyle gerçekleşti.
a-Neyi Başardı?
1-Askeri Zafer: İşgalci güçleri (Yunanistan, Fransa, İtalya, İngiltere'nin desteklediği güçler) Anadolu'dan fiilen ve askeri olarak çıkardı.
2-Ulusal Egemenlik ve Birlik: Saltanatı kaldırarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) kurarak ulusal egemenliğe dayalı yeni bir devletin temellerini attı.
3-Uluslararası Tanınma: Başarılan askeri zaferleri Lozan Barış Antlaşması (1923) ile tescilleyerek tam bağımsız bir ulus devleti kurdu.
b-Nasıl Başardı?
1-Mustafa Kemal Paşa Liderliği: Askeri dehası ve siyasi vizyonu sayesinde dağılmış durumdaki direniş hareketlerini ve eski Osmanlı ordusu kalıntılarını birleştirdi.
2-TBMM'nin Kuruluşu (1920): Milletin bağımsızlık iradesini temsil eden bir merkez kurarak tüm direnişin siyasi meşruiyetini sağladı.
-Düzenli Ordu Kurulumu ve Askeri Başarılar: Dağınık Kuva-yi Milliye birliklerini düzenli orduya dönüştürerek İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz gibi kritik savaşlarda askeri zaferler kazandı.
3-Diplomatik Strateji: Batı cephesinde savaş devam ederken, Rusya ve bazı İtilaf devletleriyle (örneğin Fransa ile Ankara Anlaşması) antlaşmalar yaparak cephe sayısını azalttı ve askeri kaynaklarını ana hedefe (Batı Cephesi) odakladı.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.11.04, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 



ATATÜRK’ÜN ÜTOPYASI

.   ATATÜRK’ÜN ÜTOPYASI NELERDİ?

.  Atatürk hangi ütopyanın peşindeydi?
.  “Cumhuriyet ütopyası” nasıl gerçekleşti?
A) “Cumhuriyet Ütopyası” Nasıl Gerçekleşti?
.   Cumhuriyet ütopyasının gerçekleşmesi, Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, Ulusal Bağımsızlık, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ve ardından köklü Devrimler (İnkılaplar) dizisinin hayata geçirilmesiyle mümkün olmuştur.
.   Bu süreç, sadece yönetim şeklinin değişmesi değil, aynı zamanda toplumsal, siyasal, hukuki ve kültürel alanlarda büyük bir dönüşümü ifade eder.
.  Gerçekleşme Sürecinin Temel Aşamaları:
a-Kurtuluş Savaşı ve Bağımsızlık: Emperyalist işgale karşı kazanılan bağımsızlık, yeni devletin kuruluşunun ön koşuluydu.
b-Saltanatın Kaldırılması (1922): Yönetimdeki tek kişi egemenliğine son verilerek, Cumhuriyet'e giden yolun ilk büyük adımı atıldı.
c-Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923): Türk devletinin yönetim şekli resmen Cumhuriyet olarak belirlendi ve egemenlik kayıtsız şartsız millete devredildi.
ç-Atatürk Devrimleri: Cumhuriyet'in temellerini sağlamlaştıran ve onu çağdaş uygarlık seviyesine taşımayı amaçlayan bir dizi reform yapıldı:
Bu Devrimler, çağdaş bir ulus-devlet ve çağdaş bir toplum yaratma amacının somut adımlarıydı.
-Laikliğin yerleşmesi (Halifeliğin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Tekke ve Zaviyelerin kapatılması).
-Hukuk Devrimi (İsviçre Medeni Kanunu ve diğer kanunların kabulü ile çağdaş hukuk sistemine geçiş).
-Eğitim ve Kültür Devrimi (Harf İnkılabı, Millet Mektepleri).
-Siyasal ve Sosyal Haklar (Kadınlara siyasi hakların verilmesi).
-Ekonomi: Devletçilik ilkesi ve tarımın modernizasyonu (Atatürk Orman Çiftliği gibi örneklerle).
B) Atatürk Hangi Ütopyanın Peşindeydi?
.     Atatürk'ün peşinde olduğu ütopya, genel anlamda "Çağdaş Uygarlık Seviyesine Ulaşmış, Tam Bağımsız ve Egemenliği Millete Ait Yeni Bir Türk Devleti ve Toplumu" ütopyasıdır.
.    Atatürk, bu ütopyayı "Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma" hedefiyle özetlemiştir.
.    Bu ütopya, temel olarak Kemalizm adı verilen altı ilke (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık) etrafında şekillenmiştir ve şu hedefleri içerir:

1-Tam Bağımsızlık: Hem siyasi hem de ekonomik olarak hiçbir devlete “bağımlı olmamak”.

2-Milli Egemenlik: Yönetim yetkisinin saraydan veya padişahtan alınıp, “kayıtsız şartsız millete” ait olması.

3-Çağdaşlaşma: “Akıl ve bilimi rehber” edinerek, toplum ve devlet yapısını Batı'nın en ileri medeniyetlerinin üzerine çıkarmak.

4-Laiklik: “Din ve devlet” işlerini ayırarak, “din ve vicdan” özgürlüğünü güvence altına almak.

5-Modern Toplum: “Sınıf ve zümre” farklılıklarının olmadığı, eğitimli, özgür düşünebilen ve kadın-erkek eşitliğine dayanan bir toplum yaratmak.

.  Bunlar tarih önünde kesinlikle çok doğru ve çarpıcı bir saptamadır.
.  Atatürk'ün gerçekleştirdikleri, gerçekten de o dönemin koşulları düşünüldüğünde, birçok kişi için "gerçekleşmesi imkansız bir hayal" ya da bir ütopya olarak görülüyordu.
.  Bunların düşünülmesi, akla gelmesi bile ancak çok az kişinin, aydının yapabileceği bir düşünce idi…
.   Neden Bir Ütopya Olarak Görülüyordu?
1-Tam Bağımsızlık: 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış, toprakları işgal edilmiş ve ordusu dağıtılmış bir milletin, dünyanın en güçlü emperyalist devletlerine karşı savaşarak “tam bağımsızlığı” kazanması.
2-Cumhuriyetin Kurulması: Yüzyıllardır süren mutlak monarşi (Saltanat) geleneğinin ve Hilafet'in olduğu bir coğrafyada, “milli egemenliğe” dayalı bir Cumhuriyet kurmak.
3-Köklü Reformlar (İnkılaplar): Kısa bir zaman dilimi içinde, bir toplumun hukukunu, alfabesini, kılık kıyafetini ve eğitim sistemini baştan aşağı, kökten değiştirmek; yani asırlar süren kurumları ve zihniyeti dönüştürmek. (devrimler)
Ç) ATATÜRK'ün hangi özellikleri bu başarılarda etken olmuştur?
.  Bu büyük başarıları (Kurtuluş Savaşı'nı kazanma ve Cumhuriyet Devrimleri'ni gerçekleştirme) gerçek  kılan, Mustafa Kemal Atatürk'ün “olağanüstü” ve “çok yönlü liderlik” özellikleri olmuştur:
.  Atatürk'ün Başarılarda Etken Olan Temel Özellikleri
1. Vizyoner Liderlik ve İleri Görüşlülük
a-Çağdaş Uygarlık Hedefi: Atatürk, sadece mevcut durumu düzeltmeyi değil, devleti ve toplumu "çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma" gibi net ve büyük bir vizyon belirledi. 
Henüz “savaş sürerken bile”, gelecekte kurulacak devletin laik ve modern olacağını düşünüyordu.
b-Doğru Zamanlama: Devrimleri ve değişimleri, toplumun tepkisini en aza indirecek ve başarıyı maksimize edecek şekilde doğru zamanlamayla hayata geçirmesi.
2. Akılcılık ve Bilimsellik
a-Pozitivizm: Kararlarını duygusallığa veya dogmaya değil, akla, bilime, somut verilere ve mantığa dayandırması. 
Bu, özellikle eğitim ve hukuk reformlarında (Laiklik ve Tevhid-i Tedrisat) belirleyici olmuştur.
b-Gerçekçilik: Hayalperest olmaktan uzak, gerçekçi bir durum değerlendirmesi yapma yeteneği. 
Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken elindeki kısıtlı imkanları doğru analiz etmiştir.
3. Kararlılık ve İrade Gücü
a-Risk Alma: Gerek Kurtuluş Savaşı'nı başlatırken Samsun'a çıkışı, gerekse Saltanatı ve Halifeliği kaldırırken aldığı radikal kararlar, muazzam bir kararlılık ve risk alma cesareti gerektiriyordu.
b-Geri Adım Atmama: Kendisine karşı çıkan iç ve dış tüm baskılara rağmen, belirlediği hedef ve ilkelerden asla geri adım atmaması.
4. Askeri Deha ve Stratejik Zeka
a-Askeri Başarılar: Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar gösterdiği üstün askeri planlama ve yönetim yeteneği, siyasi başarıların ön koşulu olan bağımsızlığı kazandırmıştır.
b-Siyasi Strateji: Askeri zaferin hemen ardından, uluslararası ilişkileri (Lozan Barış Konferansı) ve iç siyaseti (Cumhuriyetin İlanı) usta bir “stratejist gibi” yönetmesi.
5. Halkla Bütünleşme ve Güven
a-Milli İrade: Başarılarının temelini, “milletin azim ve kararlılığına” dayandırması ve “milli egemenliği” sürekli vurgulaması.
b-İkna Yeteneği: Hem cephede askerlerini hem de Meclis'te milletvekillerini, hatta toplumun farklı kesimlerini “devrimlerin gerekliliğine” ikna edebilmesi.
6. Disiplin ve Çalışkanlık
a-Yoğun Çalışma: Çok yönlü bir cephe ve siyaset trafiğini yönetirken gösterdiği “yüksek disiplin” ve “aralıksız çalışma azmi”.
b-Öğrenme ve Sorgulama: Yaşam boyu “öğrenmeye ve kendisini geliştirmeye” açık olması, çağdaş felsefeyi ve gelişmeleri yakından takip etmesi.
D) ÖZETLE:
.    ATATÜRK’ün özelliklerinin tümü birleştiğinde, Atatürk, savaş meydanında bir komutan, Meclis'te bir hatip ve laboratuvarda bir reformcu olarak "imkansız" görünen ütopyayı gerçeğe dönüştürmüştür.
.   Atatürk, azim, inanç, bilim ve akılcılığı temel alarak, bu "imkansız" görünen hayali “gerçeğe” dönüştürmüş ve Türk milletine “özgüvenini” yeniden kazandırmıştır.
.   Atatürk’ün yaptıkları, ortaya koyup, gerçekleştirdikleri tarihin en büyük “siyasi ve toplumsal” ütopyalarından birinin gerçekleşmiş durumu olarak kabul edilir.
.   Türk milleti her zaman, bugün de onun yaptıklarını, düşüncelerini, hedeflerini, kişisel özelliklerini kendine örnek alıp, davranmalıdır, bizi ATATÜRK’ten ve onun hedeflerinden uzaklaştırmak isteyecek akımlara karşı savaşabilmeliyiz.
.   Özellikle en güçlü ve de derin algı-zihin operasyonlarının etkili olduğu bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletini, onun “bağımsız ve özgür” olabilmesini, üniter yapısını savunucu ve koruyucu düşünce, davranış ve etkinliklere yönelmemiz kaçınılmazdır.
.   Yurttaşlar olarak özgür irademizi koruyabilmemiz ve ülkenin tüm gerçeklerini görüp yapıcı davranabilmemiz gereklidir.
.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.11.04, İS.
.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:  ….
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 

ATATÜRK’ü ANLAMAK

  .   ATATÜRK’ü ANLAMAK    . .  TÜRK milletinden olan, yurttaşımız olan ama ne yazık ki ne Atatürk'ün değerini, ne de onun başarılarını,...