15 Eylül 2025 Pazartesi

ATATÜRK SONRASI

     ATATÜRK SONRASI       .

Cumhuriyetin kazanımı olan birçok kurum ülkemizi “çağdaş uygarlık yolundaki hedeflerimize” götürmek için vardır.

Ne yazık ki bu kurumların bazıları ve bazı sistemler ne yazık ki son yıllarda ya yok edildi ya da değiştirildi.

Bu yanlış uygulamaları kimler ve neden yaptı?

A) Cumhuriyet kazanımı olanlardan hangileri satıldı veya yok edildi?

Tarihsel süreçte cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte oluşturulan ve kamu yararı gözetilerek hizmet veren bazı kurumlar, zaman içinde farklı gerekçelerle özelleştirildi veya işlevleri değiştirildi.

Bu durum, farklı siyasi ve ekonomik yaklaşımların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Aşağıda, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurulan ve sonradan özelleştirilen veya işlevleri değiştirilen bazı önemli kurum ve kuruluşlara örnekler verilmiştir:

1-Özelleştirilen veya Yapısı Değiştirilen Önemli Kurumlar

a-Sümerbank: Türkiye'nin ilk sanayi kalkınma bankalarından biri olarak tekstil, dokuma ve deri sanayii alanında önemli rol oynadı. Daha sonra özelleştirme kararıyla varlıkları satıldı ve bankacılık faaliyetleri durduruldu.

b-Etibank: Madencilik, enerji ve sanayi sektörlerine finansman sağlamak amacıyla kuruldu. 1990'ların sonlarında özelleştirme sürecine dahil oldu ve bankacılık lisansı iptal edildi.

c-TÜPRAŞ (Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.): Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşlarından biriydi ve petrol rafinasyonunda tekel konumundaydı. Özelleştirme sonrası hisselerinin büyük bir kısmı özel bir şirkete devredildi.

ç-TEKEL: Tütün, tütün mamulleri ve alkollü içeceklerin üretim ve satışını tekelinde tutan bir kamu kuruluşu olarak faaliyet gösteriyordu. Bölünerek farklı parçaları özelleştirildi ve sigara üretimi yabancı firmalara satıldı.

d-Türk Telekom: Türkiye'deki sabit hatlı telekomünikasyon altyapısının sahibi ve işleticisiydi. Özelleştirilerek hisselerinin büyük bir bölümü yabancı yatırımcılara devredildi.

e-Kamu Bankaları: Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank gibi kamu bankalarının bir kısmı özelleştirme kapsamına alındı ve hisselerinin bir bölümü halka arz edildi.

2-Bu kurumların yanı sıra, çeşitli limanlar, elektrik üretim ve dağıtım şirketleri, şeker fabrikaları ve gübre sanayii tesisleri gibi birçok kamu kuruluşu da özelleştirme programları kapsamında satılmıştır.

B) Cumhuriyet kazanımı olan hangi fabrikalar satıldı veya yok edildi?

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla devlet eliyle birçok fabrika kurulmuştur.

Bu fabrikalar, ülkenin sanayi altyapısını oluşturmada ve farklı sektörlerin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Ancak zaman içinde, farklı siyasi ve ekonomik politikalar kapsamında bu fabrikaların birçoğu özelleştirilmiş veya kapatılmıştır.

1-Özelleştirilen veya Kapatılan Fabrikalara Örnekler

Aşağıda, cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan ve daha sonra özelleştirilen veya kapatılan bazı önemli fabrikalar ve kuruluşlar yer almaktadır:

a-Sümerbank: Dokuma, deri ve tekstil sanayisinin gelişimi için 1933'te kurulan Sümerbank'ın Nazilli, Kayseri ve Merinos'taki fabrikaları özelleştirildi.

Bu fabrikalar, bir dönemin en büyük sanayi kuruluşları arasındaydı.

b-SEKA (Türkiye Selüloz ve Kâğıt Sanayi İşletmeleri): İzmit'te 1934'te kurulan SEKA, kâğıt ve selüloz üretiminde ülkenin en büyük kuruluşuydu.

Farklı şehirlerdeki fabrikaları özelleştirildi ve bir kısmı kapatıldı.

c-TEKEL: Tütün ve alkollü içecekler alanında tekel olan TEKEL'in sigara fabrikaları özelleştirilerek yabancı firmalara satıldı.

Bu fabrikalar arasında Cibali, Maltepe ve İzmir'deki büyük sigara fabrikaları da bulunuyordu.

ç-Sümer Holding'e Bağlı Fabrikalar: Sümer Holding bünyesindeki çeşitli çimento, cam, seramik ve demir-çelik fabrikaları da özelleştirme kapsamına alındı.

d-Şeker Fabrikaları: Türkiye'nin farklı bölgelerinde kurulu olan ve şeker pancarından şeker üreten fabrikalar da özelleştirme kararlarıyla satılmıştır.

Bu fabrikalar arasında Eskişehir, Afyon, Uşak ve Alpullu gibi önemli üretim tesisleri yer alıyordu.

e-Gübre Fabrikaları: Tarım sektörünün önemli girdisi olan gübre üretimini sağlayan kamu fabrikaları da özelleştirildi.

f-PETKİM (Petrokimya Holding A.Ş.): Petrokimya ürünleri üreten PETKİM'in büyük bir kısmı özelleştirilerek satıldı.

C) Cumhuriyet dönemi iktidarları “fabrikaları” neden sattı

Cumhuriyet dönemi iktidarlarının fabrikaları satma kararları, genellikle "özelleştirme" adı altında uygulanan ekonomik politikaların bir parçasıdır.

Bu kararların arkasında yatan nedenler karmaşık ve çok yönlüdür.

Özelleştirme savunucuları ve eleştirenleri tarafından dile getirilen farklı görüşler bulunmaktadır.

a-Özelleştirme Gerekçeleri

Özelleştirme politikalarını savunanlar, bu kararların genellikle aşağıdaki ekonomik ve yönetimsel nedenlere dayandığını belirtir:

1-Ekonomik Verimliliği Artırmak: Kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT'ler) genellikle hantal yapıda olduğu, verimli çalışmadığı ve zarar ettiği iddia edilmiştir.

Özelleştirme ile özel sektörün rekabetçi ve kâr odaklı yönetim anlayışının bu işletmelerin verimliliğini artıracağı düşünülmüştür.

2-Kamu Üzerindeki Mali Yükü Azaltmak: Devletin, zarar eden KİT'lerin finansmanını sağlamak için bütçeden büyük paylar ayırması, kamu kaynaklarını zorlamaktaydı.

Bu işletmelerin özelleştirilmesiyle devletin “mali yükünün” hafifletilmesi hedeflenmiştir.

Elde edilen gelirlerle kamu borçlarının ödenmesi veya yeni yatırımların finanse edilmesi planlanmıştır.

3-Serbest Piyasa Ekonomisini Güçlendirmek: Özelleştirme, devletin ekonomideki rolünü azaltarak serbest piyasa ilkelerini benimseme ve teşvik etme amacını taşır.

Bu yaklaşım, uluslararası ekonomik normlara uyum sağlama ve yabancı yatırımcılar için daha cazip bir ortam yaratma hedefiyle ilişkilidir.

4-Kaynakları Daha Verimli Kullanmak: Özelleştirme ile elde edilen gelirlerin, eğitim, sağlık ve altyapı gibi kamu hizmetlerine yönlendirilmesi amaçlanmıştır.

Bu sayede, devletin asli görevlerine odaklanabileceği düşünülmüştür.

b-Özelleştirme Eleştirileri

Özelleştirme politikalarını eleştirenler ise genellikle aşağıdaki konulara vurgu yapar:

1-Stratejik Varlıkların Kaybı: Eleştirel görüşlere göre, cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan fabrikalar ve kurumlar sadece ekonomik işletmeler değil, aynı zamanda ülkenin stratejik varlıklarıdır.

Bu kurumların özelleştirilmesiyle, tarım, enerji ve sanayi gibi kritik sektörlerde dışa bağımlılığın arttığı ileri sürülmüştür.

2-İstihdam Kayıpları: Özelleştirilen işletmelerin birçoğunda, kârlılığı artırmak amacıyla işçi sayılarının azaltılması ve toplu işten çıkarmalar yapılması eleştirilmiştir.

Bu durum, sosyal sorunlara ve işsizliğe yol açmıştır.

3-Tekelci Yapıların Oluşması: Bazı özelleştirme süreçlerinde, kamu tekeli özel sektöre devredilmiş ve bu durum rekabetin artması yerine yeni özel tekellerin oluşmasına yol açmıştır.

Bu da tüketici fiyatlarının artmasına ve hizmet kalitesinin düşmesine neden olabilmiştir.

4-Gelir Kaybı: Özelleştirme sonrasında elde edilen gelirlerin, satılan varlıkların uzun vadede sağlayacağı potansiyel kârlılığın çok altında olduğu ve ülkenin geleceğini ipotek altına aldığı iddia edilmiştir.

Ç) Cumhuriyet iktidarları Atatürk'ten sonra neden hep olumsuz davrandı?

Böyle bir genelleme özellikle son dönemde hep yapılır oldu.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, Türkiye farklı dönemlerden ve yönetimlerden geçti.

Her iktidar, kendi döneminin iç ve dış dinamiklerine, ekonomik koşullarına ve siyasi hedeflerine göre kararlar aldı.

Bu kararların bazıları başarılı bulundu, bazıları ise eleştirildi.

Atatürk sonrası dönemlerde alınan kararların nedenleri ve sonuçları hakkında birkaç farklı bakış açısı bulunuyor:

1-Demokratikleşme Süreci

Atatürk'ün vefatından sonra Türkiye, tek parti yönetiminden çok partili hayata geçti. 1950'de yapılan ilk serbest seçimlerle Demokrat Parti iktidara geldi.

Bu dönem, siyasi liberalleşme ve ekonomik alanda serbestleşme adımlarının atıldığı bir süreçti.

Ancak bu adımlar, devletin ekonomideki rolünün azalmasına ve bazı devlet fabrikalarının, kuruluşlarının özelleştirilmesine yönelik ilk tartışmaları da beraberinde getirdi.

2-Soğuk Savaş Dönemi ve Dış Politika

II. Dünya Savaşı sonrasında, Türkiye Soğuk Savaş'ın bir parçası oldu.

Sovyet tehdidine karşı NATO'ya katılım kararı, ülkenin Batı bloğuyla ilişkilerini güçlendirdi.

Bu dönemde dış politikada alınan kararlar, iç siyasette de yankı buldu.

Ekonomik politikalar, Batı'dan alınan krediler ve yardımlar doğrultusunda şekillendi.

3-Ekonomik Yaklaşımlar

Cumhuriyetin ilk yıllarında devletçi bir ekonomik model benimsenmişti.

Bu model, özel sektörün yetersiz olduğu alanlarda devletin yatırım yapmasını ve sanayileşmeyi öncelikli hedef olarak görmüştü.

Atatürk sonrası dönemlerde, özellikle 1980'lerden itibaren, liberal ekonomi politikaları ön plana çıktı.

Bu politikaların savunucuları, devletin ekonomik hayattaki rolünün azaltılması, piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve özelleştirme yoluyla verimliliğin artırılması gerektiğini savundu.

Bu yaklaşım, birçok kamu iktisadi teşebbüsünün (KİT) ve fabrikanın özelleştirilmesine yol açtı.

4-Farklı Görüşler

Bu süreçler, tarihçiler, ekonomistler ve sosyologlar arasında farklı yorumlanıyor.

Bir görüşe göre, özelleştirme ve liberalleşme adımları, Türkiye ekonomisini küresel rekabete açarak modernleştirdi.

Diğer bir görüş ise, bu kararların cumhuriyetin temel kazanımlarını, stratejik sanayi kollarını ve sosyal devlet anlayışını zayıflattığını iddia ediyor.

Bu tartışmalar hala devam etmektedir.

D) Sonuç olarak,

Fabrikaların özelleştirilmesi kararları, her dönemin ekonomik ve siyasi koşullarına bağlı olarak farklı gerekçelerle alınmış ve hem destek hem de eleştiri almıştır.

Bu konu, hâlâ Türkiye'nin ekonomik ve siyasi tarihi açısından tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir.

Bu özelleştirme ve kapatılma süreçleri, ekonomik verimliliği artırma, kamu üzerindeki mali yükü hafifletme ve serbest piyasa ekonomisini güçlendirme gibi gerekçelerle savunulmuştur.

Ancak, bu durum aynı zamanda stratejik sanayi kollarının kontrolünün özel sektöre geçmesi ve istihdam kayıpları gibi eleştirilere de yol açmıştır.

Bu süreçler, hem ekonomik verimliliği artırma ve kamu üzerindeki yükü azaltma gibi gerekçelerle savunulurken, hem de “stratejik varlıkların” elden çıkarılması ve “kamusal hizmetlerin” zayıflaması gibi eleştirilere neden olmuştur.

Her bir özelleştirme kararı, dönemin siyasi ve ekonomik koşulları çerçevesinde farklı tartışmalara yol açmıştır.

Kemalizm ve Atatürkçülük karşıtları nasıl oldu da son dönemlerde çok hızlı yayıldı?

Her iktidar, kendi vizyonu ve dış etkenlerin baskısıyla hareket etti ve bu durum, farklı sonuçlar doğurdu.

Atatürk sonrası dönemde alınan kararları, değişiklikleri her bir dönemin kendi koşulları içinde değerlendirilmesi doğrudur; bilim insanlarının, araştırmacıların bu alanlarda her yönüyle inceleme ve araştırmalar yapıp belgelemeleri ve yayınlamaları çok önemlidir.

Gerçekleri bilmek ve ülkenin kalkınmasında, demokratikleşmesinde doğru hedeflere doğru sağlam adımların atılması için “Türk Milleti”nin iyi bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekir.

Bu da hepimize düşen ulusal bir ödevdir, görevdir.

.     Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.09.15, G.
.            YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.       (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
 

 

ATATÜRK’ü ANLAMAK

  .   ATATÜRK’ü ANLAMAK    . .  TÜRK milletinden olan, yurttaşımız olan ama ne yazık ki ne Atatürk'ün değerini, ne de onun başarılarını,...