. TÜRKİYE’DE KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BÜYÜKLÜĞÜ VE VERGİ KAYBI (2005-2023)
Ülkedeki ekonomik faaliyetlerin tamamının
kayıtlarının tutulması ve ölçülmesi mümkün değildir.
Özellikle ulusal ekonomik faaliyetlerin
içerisinde sınıflandırılmayan, vergiden kaçınmanın getirdiği davranışlar ve
yasa dışı (informel) ekonomik işlemler kayıtlı ekonomide yer almazlar.
Dolayısıyla GSMH(Gayri Safi Milli Hasıla)
ölçümleri içerisinde belirtilen şekilde kayıt dışı işlemler yer almazlar ve bu
işlemlerin oluşturduğu ekonomik büyüklüğe de kayıt dışı ekonomi denilmektedir.
Kayıt dışı ekonomi ‘resmi kayıtlara girmeyen,
yasal belgelerle belgelendirilmeyen, yetkili kamu organlarınca normal kurallar
çerçevesinde denetlenemeyen, vergi sistemi dışında kalan ve dolayısıyla milli
gelir hesaplamalarında dikkate alınmayan, diğer bir deyişle ekonominin ülke
mevzuatı ve vergi sistemi dışında kalan işlem ve etkinlikleri’ olarak
tanımlanır.
Kayıt dışı ekonominin hukuki ve sosyolojik
sorunların dışında kamu ekonomisi açısından en önemli sonucu vergi kaybına
neden olmasıdır.
Kayıt dışı ekonomiye yönelten unsurlardan
yasa dışı faaliyetlerin vergi gelirleri içerisinde beyan edilmesi mümkün
olmamakla birlikte, yasa dışı faaliyetlerden elde edilen faaliyetlerin
sonuçları milli gelir hesaplarının içerisinde yer alabilir
Yasal faaliyetlerde ise, kayıtlı ekonomi
içerisinde yapılan kayıt dışı işlemlerden oluşmaktadır.
Özellikle taklit ürünler, bedellerin düşük
gösterilmesi, alternatif kayıt yöntemlerini kullanarak muhasebe sisteminin
dışındaki işlemler de yasal faaliyetlerden meydana gelen vergi kaçakçılığı da
kayıt dışı ekonominin kaynaklarındandır.
Dünyada yeni dijital teknolojilerden olan
kripto varlıklar vergilemeden kaçınma ve vergi kaçakçılığı için yeni yöntemler
geliştirilmesine imkân vermektedir.
Kripto varlıkların meydan getirdiği
yenilikler, vergi kaçakçılığı için imkân sağlayabilmektedir
Kamu kurumlarının kalitesi de önemli bir
faktör olarak öne çıkmaktadır.
Özellikle yüksek vergiler, zorlayıcı
regülasyonlar ve ekonomik engeller ülkelerdeki kayıt dışı ekonomiyi tetikleyen
unsurlardır.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün ölçülmesi
kesin olarak mümkün değildir.
Özellikle yapılan işlemlerin gizliliği ve
kanundan kaçılarak yapılan iktisadi faaliyetlere dayanması nedeniyle kesin
olarak sınırlarının belirlenmesi mümkün olmayacaktır.
Kayıt dışı ekonominin doğrudan ölçülmesinin
tamamen mümkün olmadığından değişik kriterlere göre yapılan tahmin yöntemleri
ile ekonomideki payı tahmin edilmektedir
Türkiye’de kayıt dışı işgücü, üretim ve
illegal faaliyetlerden kaynaklanan ekonomik faaliyetlerin tahminine yönelik
hesaplamalar 1990’lı yıllardan sonra yaygınlaşmıştır.
. 2005Ç1 ile 2023Ç3 çeyrek arasındaki dönemde
ortalama kişi başına gelir 12575,29 TL’dir.
Ücret gelirlerinin milli gelire oranı ise
ortalama %28 seviyesindir.
Vergi gelirlerinin milli gelire oranı ise %17
seviyesindedir.
Bu oran Türkiye’de vergi gelirlerinin
oranının OECD ülkelerinin altında olduğunu göstermektedir.
Enflasyonun tek haneye indiği 2008 ile 2017
yılları arasında mevduat faizleri de azaldığı için ortalama mevduat faiz oranı
%14,25 seviyesindedir.
Dolaşımdaki paranın geniş para hacmine oranı
ise %6,5 seviyesindedir.
Türkiye ekonomisinde kayıt dışılık uzun
süreli sorunlardandır.
Bu sorunun çözümlenebilmesi ve kayıt
dışılığın önlenmesi, ekonomideki hesap verilebilirliğin gelişmesini, milli
gelir hesaplarının ölçümlerinin doğruluğunu sağlaması ve verginin tabana
yayılarak kişisel vergi yükünün hafiflemesini saplayacaktır.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3593148
Türkiye’de
Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Nedenleri,
Etkileri
ve Alınması Gereken Tedbirler
Devletin en önemli gelir kaynağı olan vergi,
özel ya da tüzel kişilerin her türlü iktisadi faaliyetlerinden elde ettikleri
kazançlardan, kamu harcamalarının finansmanı için devletin egemenlik gücünü
kullanarak aldığı bir paydır.
Ancak, bazı mükellefler çeşitli nedenlerle bu
gelirlerinden devlete hiç pay vermemek ya da daha az vermek için kayıtlarının
bir kısmını veya tamamını kayıt dışına çıkarma eğilimindedirler.
Çağdaş vergi sistemleri beyan esasına
dayanmaktadır.
Çünkü beyan esası, verginin ödeme gücüne göre
alınmasını sağlayan ve dolayısıyla vergilemede adalet ilkesinin
gerçekleştirilmesinde daha etkin bir yöntemdir.
Ancak bu yöntem, yeterli ve etkin bir denetim
mekanizmasıyla desteklenmediği takdirde kayıt dışı ekonomi ortaya
çıkabilmektedir.
Günümüzde, toplumların en önemli
sorunlarından birisi olan kayıt dışı ekonomi; nedenleri, sonuçları ve işleyişi
itibariyle oldukça karmaşık ve çok yönlü bir olgudur.
Kayıt
Dışı Ekonominin Tanımı
Ekonomik faaliyetlerin fiilen gerçekleşmiş
olmasına rağmen bu faaliyetlerle ilgili kayıtların tutulmaması olarak
nitelendirilen kayıt dışı ekonomi, kamu idarelerinin denetimi dışında kalan her
türlü ekonomik işlem ve faaliyetlerdir.
Diğer bir ifadeyle, kayıt dışı ekonomi resmi
kayıtlara girmeyen, kanuni belgelerle belgelendirilmeyen, yetkili kamu
organlarınca normal kurallar çerçevesinde kontrol edilemeyen ve milli gelir
hesaplamalarında dikkate alınmayan ekonomik işlem ve faaliyetlerin tamamıdır.
“Genel olarak bir tanım yapmak gerekirse,
kayıt dışı ekonomi, gayri safi milli gelir hesaplarını elde etmede kullanılan
bilinen istatistik yöntemlerine göre tahmin edilemeyen ve gelir yaratıcı
ekonomik faaliyetlerin tümüdür”
Kayıt dışı ekonomi kavramı yerine; yeraltı
ekonomisi, gayri resmi ekonomi, gizli ekonomi, saklı ekonomi, ikinci ekonomi,
kara ekonomi, illegal ekonomi, kravatsız ekonomi, düzensiz ekonomi, paralel
ekonomi, faturasız ekonomi, görünmez ekonomi, marjinal ekonomi, gölge ekonomi,
kayıp ekonomi ve vergisiz ekonomi gibi kavramlar da kullanılmaktadır.
“Vergisel anlamda ise kayıt dışı ekonomi,
vergi kaçırma veya vergiden kaçınma güdüsü ile vergi idaresinin bilgi alanı
dışında bırakılmış faaliyetler bütünüdür”
Kayıt
Dışı Ekonominin Unsurları
Kayıt dışı ekonomi kapsamı içerisinde yer
alan ve birbirinden farklılık gösteren unsurlar, gelir elde edenler açısından
üç grupta toplanabilir. Bunlar
-Yeraltı ekonomisi (veya yasadışı
faaliyetler),
-Yarı kayıtlı ekonomi,
-Hiç kayıtlara girmeyen ekonomidir.
Hiç
Kayıtlara Girmeyen Ekonomi
Ekonomik faaliyetlerini aktif olarak
yürütenler vergi idaresinin bilgisi dışında faaliyet gösterebilmektedirler.
Bu kişilerin vergi idaresinde herhangi bir
mükellefiyet kayıtları da yoktur.
“Her yerde rastlanmakla birlikte özellikle
büyük kentlerde daha sıkça görülen bu mükelleflere aşağıdaki örnekler
verilebilir”
- İşportacılar,
- Hamallar,
- İş takipçileri,
- Boş buldukları yerleri otopark olarak
işletenler,
- Belediye hallerine girmeyen sebze-meyve
satıcıları,
- Şehir içi nakliyat yapan bir kısım kişiler,
- Belli bir işyeri olmaksızın küçük çapta
imalat ve ticaret yapanlar,
- Canlı hayvan ticareti yapanlar,
- Küçük çaplı tamir-bakım işleriyle
uğraşanlar,
- İnşaat işçileri,
- Jeton ve bilet satanlar.
Yukarıda sayılan kişilerin faaliyetlerinin
tespit edilmesinin güçlüğü ve küçük çaplı olması marjinal sektör olarak
nitelendirilmesine neden olmakta ve bu kişilerin yapmış oldukları faaliyetlerin
toplamı gerçekte kayıt dışı ekonominin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.
Türkiye'de
Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları
“Kayıt
dışı ekonomisinin en fazla büyüdüğü ülkeler; enflasyonun sürekli olduğu, haksız
ve spekülatif kazançların arttığı, gelirin adaletsiz dağıtıldığı, ekonominin denetim
dışı kaldığı ülkelerdir”.
Son yıllarda, Türkiye’de yaşanan kronik
enflasyon, spekülatif kazançların yoğun olması, gelir dağılımındaki aşırı
adaletsizlikler ve ekonomik faaliyetlerin denetim dışında kalması kayıt dışı
ekonominin boyutunun genişlemesine neden olmuştur.
Bazı ekonomik faaliyetlerin niteliği bu
faaliyetlerin kayıt altına alınmasını güçleştirir.
Bu tür faaliyetlerin başında tarımsal
faaliyetler gelmektedir.
Dolayısıyla, tarıma dayalı hammadde kullanan
sektörlerde de kayıt dışı ekonomi daha büyüktür.
Özellikle tarıma dayalı hammadde kullanan
tekstil sektöründe kayıt dışı ekonominin geniş boyutta olduğu tahmin
edilmektedir.
“Kayıt
dışı ekonomi / milli gelir oranı Fransa, Almanya, Japonya, Norveç, İsviçre ve
İngiltere’de yüzde 0-10 arasında;
Belçika, Kanada, İtalya ve ABD’de yüzde 10-20
arasında;
Hindistan’da yüzde 10-50 arasında;
Peru’da yüzde 40 olarak hesaplanmakta,
Türkiye’de DİE’nin Milli Gelir Hesaplarında
bu oran yüzde 25 olarak dikkate aldığı bilinmektedir”
Türkiye’de kayıt dışı ekonominin boyutları
konusunda farklı tahmin yöntemleri kullanılarak bazı araştırmalar yapılmış ve
bu araştırmalar sonucunda da çok farklı değerler tespit edilmiştir.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün tahmin
edilmesinde aynı yöntemler dahi kullanılsa farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Bundan dolayı, Türkiye’de kayıt dışı
ekonominin büyüklüğü konusunda kesin bir rakam vermek oldukça güçtür.
Ancak son yıllarda, Türkiye’deki kayıt dışı
ekonominin milli gelire oranı yüzde 50’nin üzerine çıktığı tahmin edilmektedir.
Türkiye'de
Kayıt Dışı Ekonomiyi Doğuran Nedenler
Kayıt dışı ekonomiye yönelmenin temel sebebi,
insanların gelirlerini arttırma istekleridir.
Gelirlerini arttırmak isteyen insanlar,
faaliyetlerinin bir kısmını ya da tamamını kayıt dışında tutarak bu
faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar üzerinden vergi ödemeyerek gelirlerini
arttırmış olurlar.
Türkiye’de gelir dağılımında aşırı bir
adaletsizlik söz konusudur.
Gelirden düşük pay alan grupların gelirlerini
artırmak amacıyla ek işlerde kayıtsız şekilde çalışmaları kayıt dışı ekonominin
büyümesine neden olmaktadır.
“Kayıt dışı faaliyetlerin kayıtlı faaliyetler
karşısında sağladığı avantajlar kayıtlı ekonomiden kayıtsız ekonomiye doğru
gidişin ortamını hazırlamaktadır”
Türkiye’de ücretlilerin ödediği vergi ve
diğer kesintilerin çok yüksek olması da kayıt dışı ekonominin büyümesine neden
olmaktadır.
İşgücü üzerindeki vergi, sigorta ve benzeri
yükümlülükler kayıtlı ekonomiden kayıt dışı ekonomiye geçişi hızlandırmaktadır.
Kayıt dışı ekonomide faaliyet gösterenler
vergi, sigorta ve benzeri ek yükümlülükler yönünden bir çok avantaja
sahiptirler.
Çünkü, kayıt dışı ekonomide faaliyette
bulunanlar, ödemeleri gereken vergi, sigorta ve benzeri ödemelerden kurtulmuş
olurlar.
Türkiye’de ücretliler üzerinde vergi, sigorta
ve benzeri yükümlülüklerin ne kadar ağır olduğunu görmek için asgari ücretlinin
işverenine maliyetine bakmak yeterlidir.
Kayıtlı ekonomide faaliyette bulunmanın kayıt
dışı ekonomide faaliyette bulunmaya göre alternatif maliyetini artırdığı için
bireyler kayıt dışı ekonomide faaliyette bulunmayı tercih ederler.
“Ülkemizdeki kalifiye olmayan işgücünün,
vergiler ve fonlarla işverene maliyetinin yüksek olması kayıt dışı ekonomiyi
artıran en önemli etkenlerden biridir”
İşverenler, bu tür maliyetlerini en aza
indirmek için ya sermaye yoğun üretime geçmekte ya da düşük ücretlerin geçerli
olduğu kayıt dışı ekonomik faaliyetlere yönelmektedirler.
Sermaye yoğun üretime geçmenin maliyeti çok
yüksek olduğu için işverenler genellikle düşük ücretlerin geçerli olduğu kayıt
dışı ekonomik faaliyetlere yönelirler.
Ayrıca, nüfusun hızlı bir şekilde artmasına
karşın yatırımların aynı hızla arttırılamaması işsizliğin her geçen gün
artmasına neden olmakta dolayısıyla bir çok kişi işsiz kalmamak için kayıt
dışında çalışmak zorunda kalmaktadır.
Vergi, sigorta ve benzeri kesintiler
nedeniyle istihdam üzerindeki maliyetlerin yüksek olması, hem işçiyi hem de
işvereni kayıt dışı istihdama yönelten önemli bir etkendir.
İstihdam üzerindeki maliyetlerin yüksek
olması, işverenlerin bu maliyetlerden kısmen veya tamamen kurtulma çabası içine
girmelerine neden olabilmektedir.
İşverenler bu maliyetlerden kısmen veya
tamamen kurtulmak için iki farklı yönteme başvurmaktadırlar. Bunlardan
birincisi, işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını tamamen kayıt
dışında tutarak istihdam üzerindeki maliyetlerden tamamen kurtulmalarıdır.
İkincisi ise, çalıştırılan işçilerin
maaşlarını asgari ücret üzerinden göstererek ücret farkını açıktan vermek
suretiyle söz konusu maaşlar üzerinden daha az vergi, sigorta ve benzeri
kesintilerin ödenmesiyle istihdam üzerindeki maliyetlerden kısmen
kurtulmalarıdır.
Türk vergi sisteminde uygulanan muafiyet ve
istisnaların oldukça fazla olması vergi tabanının genişletilmesini engellemekte
dolayısıyla kayıt dışı ekonomiye davetiye çıkarmaktadır.
Vergi mükellefleri bu muafiyet ve istisna
sınırlarını aşmamak için kazançlarının bir kısmını gizleyerek beyan etmezler ve
kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olurlar.
Öte yandan, Gelir ve Kurumlar vergilerinde
uygulanan çok sayıda muafiyet ve istisnalar vergi sistemini karmaşık hale
getirmiştir.
Kanunların karmaşıklığı yetmiyormuş gibi bunları
açıklayan tebliğler, mevzuatı daha karmaşık hale getirmiştir.
Vergi kanunları ve mevzuatının karmaşık
olması ve vergi kanunlarında yapılan sık değişiklikler kanunların
anlaşılabilirliğini ve uygulanabilirliğini daha da zorlaştırmış dolayısıyla
mükellefleri kayıt dışı ekonomiye yöneltmiştir.
Sık aralıklarla çıkarılan vergi afları,
vergisini zamanında ödeyen dürüst mükellefleri, faaliyetlerini kayıt dışı
ekonomiye yöneltmelerine neden olmuştur.
Çünkü vergi afları, dürüst ve dürüst olmayan
mükellefler arasında adaletsizliğe sebep olmaktadır.
Ayrıca sık aralıklarla çıkarılan bu vergi
afları, mükelleflerin her zaman af beklentisi içinde olmalarına neden olarak
vergi kaçırmalarına da teşvik eder duruma gelmiştir.
Vergi aflarının ancak kanunla çıkarılabilmesi
ve kanunların çıkarılabilmeleri için belirli bir zaman gerektireceği ve ayrıca
vergi affına tepkilerin doğacağı düşüncesiyle vergi affı yerine Maliye
Bakanlığı’nın yetkisinde bulunan vergi borçlarının tecili ve taksitlendirilmesi
imkanı getirilmiştir.
Vergisini zamanında ödeyen mükellefler
aleyhine adaletsiz bir durum ortaya çıkmış, vergisini zamanında ödemeyen
mükelleflere vergilerini sadece yıllık tecil faizi oranı yüzde 3 uygulanmak
suretiyle 18 taksitte ödeme imkanı getirilmiştir.
Zamanında ödenmeyen vergi borçları için
getirilen bu taksitlendirme imkanı vergi affının yumuşatılmış bir şeklidir.
Vergi bürokrasisinin yoğun olması
mükelleflerin bazı kazançlarını kayıt altında tutmamalarına neden olmaktadır.
Bürokratik işlemlerin aşırı ve karmaşık
olması kayıtlı ekonomide yeterince istihdam artışının sağlanamamasına
dolayısıyla kayıt dışı faaliyetlerin artmasına neden olmaktadır.
“Vergi idaresinin etkin çalışmaması ve
denetimdeki eksikler yanında insanlarda, toplanan vergilerin kötü harcandığına
dair oluşan kanı kişileri kayıt dışılığa itmektedir”
Türkiye’de toplanan vergi gelirlerinin etkin
bir şekilde ve bireylerin gerekli gördüğü alanlarda kullanılmaması, rüşvet ve
yolsuzlukların yaygın olması kamu kaynaklarının israf edilmesi, vergi ödeyenlerin
vergi bilinci ve ahlakının zayıflamasına neden olmuştur.
Dolayısıyla, vergi bilinci ve ahlakının düşük
olması kayıt dışı ekonominin giderek artmasına sebep olmuştur.
Çünkü insanlar vergi olarak ödedikleri
paraların kendilerine yol, köprü ve hastane olarak dönmeyeceğini düşünmekte ve
dolayısıyla devlete vergi ödemede pek istekli olmamaktadırlar.
İnsanlar elde ettikleri gelirlerin bir
kısmını devlete vergi olarak ödemek istemezler.
Vergiyi ödeyenlerle, vergiyi ödemediği halde
kamu harcamalarından yararlananlar arasındaki haksız rekabet ve adaletsizlikler
vergiye karşı direnç yaratır.
Vergiye karşı direnç çeşitli şekillerde
ortaya çıkabilir.
Bunların başlıcaları, vergiden kaçınma, vergi
kaçakçılığı, vergi borcunun geç ödenmesi, vergi grevi ve yansımadır.
“Son yıllarda dünyada ve Türkiye’de kayıt
dışı ekonominin payının yükselmesinde vergiye karşı direncin artmasının da
etkisi bulunmaktadır”
Kayıt dışı ekonomik faaliyetler daha çok
şirketleşmemiş girişimler ve küçük işletmeler tarafından
gerçekleştirilmektedir.
“Ülkemizde işletmelerin çok büyük bir bölümü
(yüzde 98,8) küçük ve orta ölçekli işletme niteliğindedir”
Türkiye’de kayıt dışı ekonominin büyümesinin
en önemli nedenlerinden biri bazı sektörlerde belge düzeninin yeterince
yerleşmemiş olmasıdır.
Özellikle, kendine özgü niteliklerinden
dolayı tarım ve hizmet sektörlerinde belge düzeni yeterince yerleşmemiştir.
Türkiye’de ekonominin büyük ölçüde tarım ve
hizmet sektörüne dayalı olması ve bu sektörlerdeki işletmelerin büyük çoğunluğu
küçük ve orta büyüklükteki işletme niteliğinde olması bu sektörlerde kayıt dışı
ekonominin boyutlarını arttırmıştır.
Ülkemizde arda arda yaşanan ekonomik krizler
kayıt dışı faaliyetlerin artmasına zemin hazırlamıştır. Ekonomik kriz dönemlerinde,
işsiz kitleler kayıtlı ekonomide bulamadıkları istihdam imkanlarını kayıt dışı
faaliyetlerde aramaktadırlar.
İşletmeler de krizin olumsuz etkilerini
azaltmak için üretimlerini kayıt dışı faaliyetlere yönelterek istihdam ve
üretim maliyetlerini düşürmeye çalışırlar.
Özellikle sanayi sektöründe, teknolojik
gelişmelerden dolayı emeğe dayalı üretim yerini makinaya dayalı üretime
bırakmıştır.
Bu durum niteliksiz iş gücünün işsiz
kalmasına neden olmuştur. İşsiz kalan bu işgücü de geçim kaygısıyla kayıt dışı
faaliyetlere yönelmiştir.
“Türkiye’de kayıt dışı ekonominin
boyutlarının artmasının nedenlerinden biri de siyasi yapıdır”
Gelişmiş ülkelerin demokrasilerinde, devletin
vatandaşı denetlemesinin yanında, vatandaş da devleti denetleme hakkına ve
yetkisine sahiptir.
Türkiye’deki demokrasi anlayışına göre ise,
kanunlara tabi olanlar ve kanunları uygulayanlar, kanunların oluşumuna
katılamamakta ve ayrıca vatandaşlar da devleti denetleme hakkına sahip
olamamaktadırlar.
Kanunların oluşumuna katılamayan veya
kanunların uygulanmasını denetleyemeyen vatandaşlar, tepkilerini kayıt dışı
faaliyetlere kayarak ortaya koyabilmektedirler.
“Devlete bağlılığın azalması, bir diğer
deyişle devletin saygınlığını yitirmesi, ekonomik faaliyetlerin kayıt dışında
tutulmasının toplum tarafından hoşgörüyle karşılanmasına neden olarak kayıt
dışı ekonominin gelişmesine yol açmaktadır”.
Eğitim ve kültür seviyesinin düşüklüğü,
enflasyon ve işsizlik oranının yüksekliği ve kişi başına düşen gelirin
düşüklüğü kayıt dışı ekonomiyi arttıran diğer nedenlerdir.
Kayıt dışı ekonomi sayesinde bazı kişiler
vergi dışı kalmış gelir elde etmiş olurlar.
Bundan dolayı vergisini tam ödeyenlerle
ödemeyenler arasında adaletsiz bir durum ortaya çıkmaktadır.
Vergi yükünün adaletsiz dağılımı gelir
dağılımında da adaletsizliğe neden olur.
Kayıt dışı üretilen mal ve hizmetlere,
vergisinin ödenmemesi nedeniyle daha düşük bedelle satılma imkanı verilerek
dürüst vergi mükellefleri açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır.
Kayıt dışılığın olduğu sektörlerde vergi,
sigorta ve diğer kesenekler ödenmediği için bu sektörler lehine bir durum
ortaya çıkar.
Diğer taraftan, resmi kayıtların tutulduğu
sektörlerde faaliyette bulunanların, vergi, sigorta ve diğer keseneklerden
dolayı üretim maliyetleri artmaktadır.
Bunun sonucunda, dürüst vergi mükellefleri
açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır.
Kayıt dışı ekonomi nedeniyle, üretim
kaynakları vergilendirilmeyen sektörlere kayabilmekte ve dolayısıyla kaynaklar
da verimsiz alanlarda kullanılabilmektedir.
Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanamaması
ve kaynakların verimli olarak kullanılamaması, ekonominin sağlıklı ve dengeli
büyümesini de engellemektedir.
Kayıt dışı ekonomi resmi kayıtlara
girmediğinden kayıtlı ekonomide belirlenen ekonomik göstergeler (enflasyon,
işsizlik, büyüme oranları ve milli gelir) gerçekte olduğundan farklı
çıkmaktadır.
Çünkü resmi ekonomik göstergeler sadece
kayıtlı ekonominin göstergeleridir.
Ekonomik verilerin, milli istatistik içinde
gerçeği yansıtmaması refahı olumsuz yönde etkilemekte ve bir çok gösterge milli
istatistiklere girmediği için ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi vermekte
ve bu verilere göre uygulanacak iktisadi ve mali politikalardan beklenen
sonuçlar gerçekleşmemektedir.
Kayıt dışı faaliyetlerin artması, toplumun
ahlaki değerlerinin bozulmasına ve yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşmasına
neden olmaktadır.
Yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşması,
bireylerin devlet otoritesine olan güvenlerini azaltır.
Devlete olan güvenlerinin azalması sonucu,
bireyler sorunlarını yasa dışı yollarla çözme yoluna gidebilirler.
Özellikle, bireyler sorunlarını rüşvet, suistimal yoluyla veya ‘mafya’
olarak bilinen yasa dışı örgütler yoluyla çözme yoluna gidebilirler.
“Kayıt dışı ekonomi devlete karşı bir
başkaldırı (ekonomik anarşi) yaratır, moral değerleri bozar”
Ahlaki değerler üzerinde ortaya çıkan bu
yozlaşma, kişileri devlete ve topluma karşı suç işlemeye yöneltir.
Kayıt dışı ekonomiyi ortaya çıkaran veya
boyutlarını genişleten unsurlar ortadan kaldırılabildiği takdirde kayıt dışı
ekonomi kayıt altına alınmış olacaktır.
Kayıt dışı ekonomiyi önlemek (veya küçültmek)
için kısa vadeli tedbirler yerine orta ve uzun vadeli yapısal değişiklikler
gereklidir.
Öncelikle, Türkiye’de kayıt dışı ekonomiye
neden olan unsurlar tespit edilmeli daha sonra bu unsurların ortadan
kaldırılması için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır.
“Türkiye’de yaşanan yüksek oranlı enflasyon
kayıt dışı ekonomiyi büyüten nedenlerden biri olduğu gibi, kayıt dışı
ekonominin büyüklüğü de enflasyon hızını artırmaktadır”
1980’li yıllardan sonra, enflasyon oranının
devamlı yükselmesi, kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olmuştur.
Bu yüzden, kayıt dışı ekonominin küçültülmesi
için enflasyonu düşürmeye yönelik ekonomik politikalar uygulanmalıdır.
Demokratik kuralların tam olarak
uygulanmasına işlerlik kazandırılarak vatandaşların devleti denetleme hakkına
ve yetkisine sahip olması gerekir.
Böylelikle, vatandaşların devlete olan
bağlılıkları artmış olacak ve bu bağlılığın artması devletin saygınlığını daha
da arttırmış olacaktır.
“Demokrasi ve hukuk devletinin
yerleştirilmesi, sisteme ve işleyişe duyulan güvenin pekiştirilmesi ölçüsünde,
kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması kolaylaşacaktır”
Türkiye’de zaten yetersiz olan vergi
denetimleri, daha çok kayıtlara dayanılarak ve kayıtları bulunan mükellefler
üzerinde yapılmakta, kayıtları bulunmayan mükellefler ise genelde vergi
denetimi dışında kalmaktadır.
Bundan dolayı, vergiye tabi işlemleri kayıt
altına alabilecek otomatik vergi güvenlik tedbirleri Türk vergi sistemine monte
edilmelidir.
Türkiye’de kaynağı yasal olmayan gelirin
ekonomiye kazandırılması amacıyla 1984 yılına kadar uygulanan servet beyanı
esası sayesinde, servetteki iki dönem arasındaki artıştan hareket edilerek
beyan edilen gelirin doğru olarak beyan edilip edilmediğinin tespit edilmesi
mümkün olmaktaydı.
Ancak, fonksiyonel bir vergi güvenlik
müessesesi olan servet beyanı esası 1984 yılında 2995 sayılı kanunla
yürürlükten kaldırılmıştır.
Kayıt dışı ekonominin azaltılması için servet
beyanı esası tekrar Türk vergi sistemi içerisine dahil edilmelidir.
Ayrıca, vergi yükündeki adaletsizliklerin,
kayıt dışı faaliyetlere yol açmayacak şekilde giderilmesi ve ücretliler
üzerindeki vergi, sigorta primi ve işsizlik primi kesintisi (sadece işçi
ücretlerinden kesilen) gibi mali yüklerin azaltılarak istihdam üzerindeki
maliyetlerin düşürülmesiyle kayıtlı olarak çalışma teşvik edilmelidir.
İşveren açısından da, kayıtlı işçi çalıştırmanın
teşvik edilmesi için sigorta prim oranlarının düşürülmesi, kıdem ve ihbar
tazminatları yükünün hafifletilmesi gerekir.
Sigorta primine esas olan taban ücretin
asgari ücretin brüt tutarından fazla olması nedeniyle işverenler üzerinde ek
bir mali yük söz konusudur.
Bu mali yükün ortadan kaldırılabilmesi için
ya asgari ücretin sigorta primine esas taban ücret seviyesine yükseltilmesi ya
da sigorta primine esas taban ücretin asgari ücret seviyesine düşürülmesi
gerekir.
En az geçim indirimi müessesesi tekrar
uygulamaya konularak kişilerin kendilerinin ve ailelerinin geçimlerini
sağlayacak asgari gelirlerinin vergi dışı kalması sağlanmalıdır.
En az geçim indirimi müessesesi sayesinde
ücretlinin eline daha fazla para geçecek dolayısıyla kayıtsız şekilde ek işler
yapması da önlenmiş olacaktır.
Vergi denetimlerinin daha etkin hale
getirilmesiyle mükelleflerin beyanlarının sürekli denetim altında
bulundurulması, gerek vergiden kaçınma gerekse vergi kaçırma güdüsü gibi
vergiye karşı dirençleri zamanla azaltacaktır.
Denetim sonucunda ortaya çıkacak vergi
suçlarına uygulanacak vergi cezaları arttırılarak caydırıcılık özelliğine
kavuşturulmalı ve buna ilaveten hapis cezaları, para cezalarına çevrilemez ve
ertelenemez hale getirilmelidir.
Vergi cezalarının caydırıcılık gücünü azaltan
uzlaşma müessesesi tamamen kaldırılmalıdır.
Vergi cezalarının caydırıcılık gücünü
arttırmak için, vergisini zamanında ödemeyen mükelleflere uygulanacak gecikme
zammı ve faizleri de arttırılmalıdır.
Vergi aflarına sık sık başvurulmamalıdır.
Çünkü, bu aflar dürüst ve dürüst olmayan
mükellefler arasında adaletsizliklere neden olmakta ve dolayısıyla vergi
kaçakçılığını teşvik etmektedir.
Ekonomide işgücünün eğitilerek
uzmanlaşmasının sağlanması ve böylece niteliksiz işgücünün azaltılması yoluyla
kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması sağlanabilir.
Türkiye’de küçük ve orta büyüklükteki
işletmelerin toplam istihdam içindeki payı yüksek olması nedeniyle, bu
işletmelerde çalışanların uzmanlaşmasına yönelik tedbirler alınarak bunların
kayıt altına alınmaları sağlanabilir.
Ekonomik faaliyetlerin kayıt altına
alınabilmesi için idari düzenlemelerin yanında devletin saygınlığının da
kazandırılması gerekir.
Bunun için, devletin saygınlığını ortadan
kaldıran rüşvet, yolsuzluk ve kayırmacılık gibi olayların üzerine ciddiyetle
gidilmeli ve mükelleflere, ödedikleri vergilerin kendilerine yol, köprü, okul
ve hastane olarak tekrar döneceğine inandırılmalıdır.
Kamu harcamalarının yerinde ve verimli
alanlara yapılması vergi ödeyenlerin devlete karşı saygınlığını ve bağlılığını
arttırır.
Dolayısıyla mükelleflerin vergi ahlakı ve
bilinci artmış olur.
Mükelleflerin vergi bilinci ve ahlakının
artırılması kayıt dışı ekonominin küçültülmesine katkı sağlayacaktır.
Kayıt dışı ekonomi genel olarak, gerçekleşmiş
iktisadi faaliyetlerin kayıt altına alınamamasını ifade eder.
Tarım ve hizmet sektörlerinin izlenmesi ve
denetlenmesinin zor olması nedeniyle kayıt dışı faaliyetler genellikle bu
sektörlerde yoğunlaşmıştır.
Kayıt dışı ekonomiyi ortaya çıkaran unsurlar
ortadan kaldırılabildiği takdirde kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmış olur.
Öncelikle, kayıt dışı ekonomiye neden olan
enflasyonun düşürülmesine yönelik iktisadi ve mali politikalar uygulanmalıdır.
Kamu harcamalarının yerinde ve verimli
alanlara yapılarak mükelleflerin vergi ahlakı ve bilincinin geliştirilmesi
gerekir.
Ekonomide kayıtlı faaliyetlerin arttırılması
için sadece yasal ve idari düzenlemelerle yetinilmemeli, bunun meşruluk temelleri
de yaratılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, en iyi vergi kanunları
getirilse ve en iyi şekilde uygulansa da, toplumda vergi bilinci ve ahlakı
geliştirilmediği sürece bu düzenlemelerden beklenen sonuçlar
gerçekleşmeyecektir.
https://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Arastirma_ve_Raporlar/Kayitdisi_Haziran2002.doc
. Öğretmen
Gönen ÇIBIKCI,