. TERÖR İNSANLIK SUÇUDUR!
. Hiçbir
gerekçe doğanın en saygın varlığı olan insanın öldürülmesini haklı kılamaz.
. Terör
belası, Türkiye için yabancı değildir.
. Doğu
ve Güney Doğu bölgemizde on binlerce insanımızın ölümüne, yüz binlerce
insanımızın yaralanmasına sakat kalmasına, binlerce ailenin yerinden,
yurdundan, köyünden, kentinden, uzaklaşmasına, ulusal ekonominin milyarlarca
dolar kaybına neden olan "ayrılıkçı terör" yanında, ülkemizin
aydınlık yüzleri olan güzel insanlara ve tesadüfi topluluklara yönelik terörist
saldırılarını halkımız unutmamaktadır.
. Yurttaşlık
bilinci gelişmemiş çeşitli nitelikli iş birlikçilerle, her fırsatta beraber
hareket ederek, ülkemizi karanlık maceralara sürüklemek istemektedirler.
. Türkiye
Cumhuriyeti'nin Kuruluş İlkeleri ve bunları yaşama geçiren Atatürk İlke ve
İnkılapları da doğal olarak terörizm türünün düşmanıdır.
. Terörizmde
yöneldikleri hedefte siyasal kadrolara da sızan sempatizanlar bulabilmişlerdir.
. Kişisel
ya da siyasal nedenlerle Kemalist Cumhuriyet'le kavgaya giren kesimler de
"demokratikleşme, kültürel farklılaşma, etnisite, küreselleşme,
yerelleşme" gibi kavramlarla "maskeledikleri" desteklerini etnik
ayrılıkçı terörizmden esirgememişlerdir.
. Türkiye'ye
yönelik TERORİZME tüm terörizm tehditlerinde, terörizmin en belirgin ve
belirleyici MÜCADELESİ unsuru olan "dış destek" fazlasıyla ortaya
çıkmaktadır.
. Etnik,
ideolojik veya radikal İslami terörizm; Türkiye'nin başta yakın komşuları olmak
üzere, yabancı ülkeler tarafından her alanda desteklenmiştir; bu durumla da
ayrıca mücadele gerekmektedir.
. ASALA
ve PKK'ya neredeyse tüm Avrupa ülkeleri ve Suriye tarafından verilen destekler
örneklerden sadece birisidir.
. Ülke
içinde bölücü ve yıkıcı terörist faaliyetler sürmektedir.
. En
son görülen ise çok düşündürücüdür:
. Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde bulunan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii
AŞ'ye (TUSAŞ) yönelik düzenlenen terör saldırısında 22 kişi yaralandı, 5 kişi
şehit oldu. (23.10.2024)
. Saldırıyı
PKK bağlantılı HPG üstlendi.
. Türkiye'nin
en önemli stratejik ve teknik kurumlarından en başta geleni bir grup silahlı
teröristin saldırması ve ölümlere neden olması son derece üzücü ve dikkat
çekicidir.
. Bu
saldırının ülkenin güvenlik ve istihbarat güçlerine rağmen nasıl
gerçekleştirilebildiği sorgulanmalıdır.
. Nasıl
bir taktik ile bu saldırı hangi planlamanın bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir.
. Bunu
çok iyi sorgulayacak olan devlet kurumları olduğu kadar diğer siyasiler ve tüm istihbarat
ve güvenlik merkezlerimizin halka daha çok huzur sağlayabilmesi gerekir.
. Ayrıca
bunun yanı sıra ABD'nin BOP projesi, Kafkaslar ve Orta Asya'daki emelleri
nedeniyle Türkiye-ABD ilişkileri her
zaman uyum içinde olmayabilir.
. Özellikle
Kuzey İrak Bölgesindeki ve Türkiye'deki bölücü etnik terör açısından Türkiye
ile ABD arasında görüş ve uygulama farkları mevcuttur.
. ABD
ve AB'nin enerji kaynaklarını ve bu kaynaklara sahip ülkeleri kontrol etme
arzusu, Türkiye'nin yasa dışı göç ve uyuşturucu trafiği konusunda önemli bir
mevkide yer alması, Türkiye'yi isteğiyle veya isteği dışında silahlı güç
kullanmaya götürülebilir.
. Yabancı
devletlerin güdümündeki "sözde" bazı sivil toplum örgütlerinin
emperyalist güçlere hizmet edecek şekilde çalışmalar gösterdiğini, dolaysıyla
yeni bir "sömürgecilik tehditi" altında olduğumuzu "ciddi"
anlamda tartışmak ve anlamak gerekmektedir.
. Türkiye'deki
"ulus devlet" modeli, "üniter yapısı" kuşkusuz "anti
emperyalist" bir mücadelenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
. Bugün
için yine "bize, ülkemize, geleceğimize" yön gösterecek ve barış
için, ülkede ve komşularıyla huzurlu ve çağcıl ilişkiler kurmamıza yarayacak
olan tek ve özgün olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünceleri, gösterdiği
hedefler ve ilkeleridir.
. Temel
sorunumuzun aslında parlamenteri anayasal çağdaş demokratik, güçler ayrımına
dayalı bir hukuk devleti olamamamızdan kaynaklandığını unutmamalıyız.
. Halkımızın,
nerede ise her kesimin etkilendiği ve bireysel düşünce ve davranışlarında
onları "tutsak" duruma getirmiş olan "tüketim toplumu" ve
bunun arkasındaki "algı-zihin programları" çok daha iyi izlenmeli ve
üzerinde düşünülmelidir.
. Gittikçe
artan bir umursamazlık, bireyselcilik, şirinlikler peşinde koşmak, ülke
sorunlarını ciddiye almamak, gizli bir korkaklık, tüketimden tatmin olmak… gibi
oldukça olumsuz yapılanmalar sonucunda ülke içerisindeki yurttaşların bilinç
düzeyleri, yurttaşlık algısındaki düzeyde duruş çok zayıflamıştır.
. Bu
ise seçimlerde çok daha nitelikli ve yurtsever kişilerin ve partilerin
seçilmesini engellemektedir.
.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti" içinde bulunduğumuz bölgesel ve iç
sorunlardan dolayı çok daha iyi ve sağlıklı yönetilmelidir.
. Evet,
terör uluslar arası bir sorundur ve terörle, onu destekleyenlerle mücadele
edilmelidir.
. Bunun
için de güçlü devlet olarak çok dirençli ve sağlam politikalar geliştirmek, global
anlamda ülkenin düzeyini ve gücünü artırmak gereklidir.
. Gerek
dinsel, gerekse de etnik görünümlü terör örgütlerinin propagandalarına izin
verilmemeli ve onların, devlete sızmalarına, kamu içinde kendilerine yer
bulmalarına asla göz yumulmamalıdır.
. Çok
daha bilinçli, ve çağdaş bilgilendirme yöntemleri ve araçları ile halka, tüm
kesimlere "terör ve mücadele edilmesi" gereği anlatılmalı ve
açıklanmalıdır.
. Yürürlükteki
1982 tarihli Anayasa'nın 66. maddesine göre, "Türk Devletine vatandaşlık
bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." tanımı yapılmıştır.
.
"Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı" olmanın onurunu taşıyan herkese Türk
denir.
.
Bunun ırkçılıkla, ayrımcılıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur .
.
Yurttaşların etnik ya da dinsel kökenlerine bakılarak "ayrıca bir
yurttaşlık tanımı" yapılamaz; bu Türk milletini bölücülüğe ve ayrımcılığa
götürür VE yanlıştır.
.
Türkiye Cumhuriyeti, reel olarak tek bir etnik kökene dayalı insan
topluluğundan meydana gelmemiş olmasına karşın, Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşları, yurttaşlık hakları söz konusu edildiğinde de “Türk vatandaşı”
olarak nitelenmektedirler.
. Hiçbir
Türk, "vatana bağlılıkla bağdaşmayan" bir eylemde bulunmadıkça
vatandaşlıktan çıkarılamaz.
. Türkiye
cumhuriyeti yurttaşlığı "herkes" için "eşit haklar, görevler ve
sorumluluklar" tanır.
. Türkiye'nin
güvenliğini tehdit eden temel faktörlerin; irtica, bölücülük ve aşırı sol
unsurlar oldukları, Türkiye'nin bunlarla mücadele ederken "evrensel temel
değerlerden" de vazgeçmemesi gerektiği açıkça anlatılmalıdır.
. Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 27.10.2024,
MŞ.
**********************************************************************************