20 Kasım 2025 Perşembe

TERÖRE KARŞI

 .  “TERÖRE KARŞI OLAN" KİŞİLER ve PARTİLER:

.   Teröre ve örgütlerine, teröristlere karşı duran ve gerçek bir hukuk devletinden yana olan partiler ve kuruluşlar öne çıkmalıdır.

.   Bu tür partiler ve kuruluşlar, genellikle demokratik, liberal, sosyal demokrat veya hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlı, ulusalcı, milliyetçi ve hukuk devletinden yana olan siyaset yelpazesinden çıkarlar.

.  Hukuk devleti ilkesini tavizsiz savunmak, bu tür yaklaşımların en belirgin ortak özelliğidir.

A) Teröre Karşı Duran ve Hukuk Devletini Savunan Siyasi Yaklaşımlar

.   Teröre ve örgütlerine karşı duran, gerçek bir hukuk devletinden yana olan partiler ve kuruluşlar, genellikle şu temel değerler ve politikalar etrafında öne çıkarlar:

1. Hukuk Devleti İlkesine Bağlılık

-Evrensel Hukuk: Terörle mücadelede dahi, temel hak ve özgürlüklerin korunmasını esas alan, adil yargılanma hakkına saygı gösteren ve işkenceyi kesinlikle reddeden bir yaklaşım sergilerler.

-Güçler Ayrılığı: Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunarak, terörle mücadele yetkilerinin siyasi istismara açık olmamasını güvence altına almayı hedeflerler.

-Meşruiyet: Terörle mücadelenin, yalnızca yasal sınırlar içinde ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak yürütülmesi gerektiğini savunurlar.

2. Şiddetin Reddi ve Demokratik Çözüm Vurgusu

-Siyasi Alanın Genişletilmesi: Toplumsal sorunların çözümünde şiddet dışı siyasetin tek meşru yol olduğunu vurgularlar. Fikir ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması, sorunların şiddete başvurulmadan tartışılabileceği bir ortam yaratmanın anahtarıdır.

-Demokratik Katılım: Farklı kimlik ve görüşlerin, parlamenter sistem ve sandık yoluyla temsil edilmesini desteklerler.

Terörün temel hedeflerinden birinin demokrasiyi işlevsiz kılmak olduğu bilinciyle, demokrasiye sahip çıkmayı en büyük yanıt olarak görürler.

3. Toplumsal Bütünleşme ve Eşitlik

-Ayrımcılıkla Mücadele: Terörün beslendiği ayrımcılık, yoksulluk ve eşitsizlik gibi sosyo-ekonomik ve siyasal kök nedenlerle mücadele etmeyi önceliklendirirler.

-Ortak Vatan Bilinci: Bütün vatandaşların, etnik köken, inanç veya dil ayrımı gözetmeksizin, devletin eşit ve onurlu bireyleri olarak kabul edildiği bir anlayışı benimserler.

4. Güvenlik ve İstihbarat Politikaları

-Profesyonellik: Güvenlik ve istihbarat birimlerinin siyasi etkiden uzak, profesyonel ve hesap verebilir bir yapıda çalışmasını savunurlar.

-Önleyici Yaklaşım: Sadece sonuçlarla değil, terör eylemlerini engellemeye yönelik istihbarata dayalı önleyici politikaların önemini vurgularlar.

B) Halk kitleleri, dernekler, STK ne yapabilirler?

.   “Harika bir soru oldu”, diye düşünenler: Sivil toplumun ve halk kitlelerinin gücü, bir devletin demokratik ve hukuki yapısını sağlamlaştırmada yaşamsal bir role sahiptir.

.   Halk kitleleri ve sivil toplum kuruluşları, sessiz kalarak veya şiddeti meşrulaştırarak terörün dolaylı destekçisi olmaktan kaçınarak; bunun yerine hukuk, diyalog ve demokrasi zemininde aktif bir şekilde yer alarak en etkili mücadeleyi vermiş olurlar.

.  Teröre karşı duran ve gerçek bir hukuk devletini savunan STK'lar, dernekler ve halk kitleleri, bu amaçlara ulaşmak için aşağıdaki çok katmanlı faaliyetleri yürütebilirler:

I) STK'lar ve Derneklerin Rolü (Örgütlü Güç)

.   Sivil toplum kuruluşları, uzmanlıkları ve bağımsız duruşları sayesinde devletin ve toplumun eksik veya hatalı gördüğü noktaları hedef alarak güçlü bir baskı ve denetim mekanizması oluştururlar.

1. Hukuki Gözlem ve Savunuculuk

-Hukuk İzleme: Terörle mücadele kanunlarının ve uygulamalarının, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası hukuka uygunluğunu sürekli olarak izlemek. Gerekli görülen durumlarda, yasal düzenlemelerin iptali için hukuki süreç başlatmak.

-Adli Yardım ve Gözetim: Terör suçlamasıyla yargılanan kişilere, savunma haklarının ve adil yargılanma ilkelerinin ihlal edilmemesi için gönüllü hukuki destek sağlamak ve duruşmaları izleyerek kamuoyu raporları hazırlamak.

-İnsan Hakları İhlallerine Karşı Duruş: Gözaltında, cezaevlerinde veya operasyonlarda meydana gelen işkence ve kötü muamele iddialarını soruşturmak, belgelemek ve raporlamak. Hukuk devletinin en temel şartı olan dokunulmazlık ilkesini savunmak.

2. Radikalleşmeyi Önleme ve Toplumsal Uyum

-Eğitim ve Farkındalık: Gençleri, toplumsal dışlanmanın ve radikal ideolojilerin tehlikeleri hakkında bilgilendiren eğitim programları ve atölyeler düzenlemek.

-Toplumsal Bütünleşme Projeleri: Terör örgütlerinin hedef aldığı farklı etnik, dini veya siyasi gruplar arasında diyalog, empati ve işbirliği sağlayan projeler geliştirmek. Kutuplaşmayı azaltıcı çalışmalar yapmak.

-Travma ve Mağdur Destek: Terör saldırılarından etkilenen veya yakınlarını kaybeden bireylere psikososyal destek ve rehabilitasyon hizmetleri sunmak.

3. Hesap Verebilirliği Sağlama

-Bağımsız Raporlama: Terörle mücadele politikalarının ve güvenlik harcamalarının şeffaflığı ve etkinliği hakkında bağımsız raporlar yayımlamak, karar alıcıları ve kamuoyunu bilgilendirmek.

-Uluslararası Etkileşim: Konuyu uluslararası insan hakları mekanizmalarına (BM, Avrupa Konseyi vb.) taşımak ve bu kurumlarla işbirliği yaparak, ülke içindeki hukuk devleti standartlarının yükseltilmesi için baskı oluşturmak.

II) Halk Kitlelerinin Rolü (Bireysel ve Kolektif Sorumluluk)

.  Halk kitleleri, organize olmasalar bile, gündelik yaşamdaki tutum ve davranışlarıyla terörün ideolojik zeminini zayıflatabilir ve hukuk devleti bilincini güçlendirebilir.

1. Kutuplaşmayı Reddetmek

-Diyalog ve Saygı: Terörün asıl amacının toplumu bölmek olduğunu bilerek, farklı görüşlere sahip vatandaşlarla saygılı ve yapıcı bir diyalog kurmak.

-Nefret Söylemini Kınama: Özellikle sosyal medyada yayılan nefret söylemine, ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı açıkça duruş sergilemek ve bu tür içerikleri bildirmek.

2. Bilgiye Dayalı Kamuoyu Oluşturma

-Eleştirel Düşünme: Haberleri ve bilgileri eleştirel bir süzgeçten geçirmek, teyitsiz veya manipülatif propagandaya inanmamak ve yaymamak.

-Hukuk Bilincini Geliştirme: Okuma grupları, mahalle toplantıları veya çevrimiçi platformlar aracılığıyla, hukuk devleti ve insan hakları gibi kavramlar üzerine farkındalık artırıcı tartışmalar düzenlemek.

3. Demokratik Katılımı Güçlendirme

-Seçimlere Katılım: Terörün en büyük pan zehiri olan demokrasiye sahip çıkarak, seçimlere katılmak ve hukuk devletini savunan temsilcileri desteklemek.

-Barışçıl Protesto: Yasal ve barışçıl gösteri hakkını kullanarak, hukuk devleti ilkelerine aykırı uygulamalara karşı itirazlarını demokratik yollarla dile getirmek.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.11.20, İS.

.      YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:

.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

BEKA SORUNU

    “BEKA” SORUNU VAR MIDIR?

.  Türkiye'nin kendine özgü bir “beka sorunu” var mıdır?
.  Beka sorunu kavramı, Türk siyaset ve kamuoyunda sıklıkla kullanılan ve üzerinde yoğun tartışmaların olduğu bir kavramdır.
.  "Beka" kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre "varlık, kalıcılık, devamlılık" anlamına gelir. Beka sorunu ise bir devletin ya da ulusun varlığını ve bütünlüğünü sürdürmesini tehlikeye atan koşulların ortaya çıkması demektir.
.  Türkiye'nin bir beka sorunu olup olmadığı sorusuna verilen yanıtlar, genellikle “siyasî görüşlere”, “tehdit algılarına” ve kullanılan “beka tanımına” göre büyük ölçüde değişmektedir.
.  Türkiye'nin bir beka sorunu olup olmadığına dair kesin bir tanım yapmak zordur; çünkü bu, hangi tehdit türüne öncelik verildiğine bağlıdır.
   1-Geleneksel Tanıma Göre (Sınır ve Güvenlik): Türkiye, çevresindeki çatışma bölgeleri, terör tehditleri ve uluslararası güç mücadeleleri nedeniyle sürekli yüksek güvenlik riskleriyle karşı karşıyadır.
   2-Geniş Tanıma Göre (Kalıcılık ve Kalite): Ülkenin ekonomik, hukuki ve demokratik istikrarı üzerindeki baskılar, varlığını kaliteli bir şekilde sürdürme (kalıcılık/devamlılık) açısından önemli içsel riskler teşkil etmektedir.
A) Beka Sorunu “Olduğunu” Savunan Görüşler (Tehdit Odaklı)
Türkiye'de, özellikle iktidar kanadı ve ona yakın çevreler, ülkenin çok boyutlu ve ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğunu savunmaktadır. Bu argümanlar genellikle şunlara dayanır:
  1-Dış Tehditler ve Bölünme Çabaları:
     a-Terör Örgütleri: PKK/PYD, FETÖ ve IŞİD gibi örgütlerin faaliyetleri, ülkenin toprak bütünlüğünü, anayasal düzenini ve kamu güvenliğini doğrudan tehdit etmektedir.
     b-Suriye ve Irak Sınırları: Güney sınırlarında yaşanan istikrarsızlık, özellikle Kuzey Suriye'de özerk veya bağımsız bir ayrılıkçı yapının kurulma çabaları, Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik en somut dış tehdit olarak görülmektedir.
     c-Küresel Güç Mücadeleleri: Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle, bölgedeki Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gibi projeler ve küresel güçlerin rekabeti üzerinden ülkenin içişlerine müdahale edilmeye çalışıldığı iddia edilmektedir.
  2-Ekonomik Kırılganlık: Ekonomik krizler, yüksek enflasyon, artan dış borçluluk ve para birimindeki değer kaybı, ülkenin ekonomik bağımsızlığını ve siyasi istikrarını tehlikeye attığı için bir beka sorunu olarak tanımlanmaktadır.
B) Beka Sorunu “Olmadığını” Savunan Görüşler (İçsel Odaklı)
Muhalif çevreler ve bazı akademisyenler ise, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığının 1923'te kurulmasıyla güvence altına alındığını ve güncel tartışmaların gerçek bir beka sorunu olmadığını savunmaktadır.
Bu görüşün dayanak noktaları şunlardır:
1-Siyasi Söylem: Beka söyleminin, genellikle seçim dönemlerinde siyasi rakipleri hedef göstermek ve toplumu kutuplaştırarak iktidarın devamlılığını sağlamak amacıyla kullanılan bir algı operasyonu olduğunu iddia ederler.
2-Kurumsal Zafiyetler: Asıl beka sorununun dış tehditler değil, ülkenin içinden kaynaklanan yapısal sorunlar olduğunu belirtirler:
a-Hukuk Devleti İlkesi: Hukuk ve adaletteki zafiyetler, yargı bağımsızlığının azalması.
b-Demokratik Değerler: Tek adam rejimi iddiaları, parlamentonun etkisizleşmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması.
c-Beyin Göçü: Eğitimli ve genç nüfusun gelecek kaygısıyla yurt dışına göç etmesi (Özgür Özel'in beka tanımı).
3-Nüfus ve Sosyolojik Riskler: Kontrolsüz sığınmacı ve göçmen akını ile bunun getirdiği sosyolojik, kültürel ve ekonomik yüklerin, uzun vadede Türkiye'nin demografik yapısını ve milli kimliğini tehdit eden asıl beka sorunu olduğunu vurgularlar.
C) Türkiye'yi bölmek, “ayrı devletler” çıkarmak hangi güçlerin projesidir?
.  Türkiye'yi bölme ve ayrı devletler çıkarma hedefi olan projeler, genellikle jeopolitik, ekonomik ve tarihsel çıkar çatışmalarından kaynaklanan dış güçlerin ve bu güçlerle iş birliği içinde olan terör örgütleri veya yapıların bir projesi olarak değerlendirilmektedir.
.  Bu iddialar ve analizler, genellikle uluslararası ilişkiler, tarih ve jeopolitik tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.
.  Çeşitli siyasi ve akademik çevrelerde bu projelerin “arkasındaki” güçler hakkında farklı yorumlar bulunmaktadır.
.  Bu bağlamda sıkça dile getirilen ve tartışılan güçler şunlardır:
   1-Büyük Güçler ve İttifaklar: Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden itibaren, Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, Rusya (ve daha sonra ABD gibi Batılı güçler), bölgedeki kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan politikalar izlemekle suçlanmıştır.
I. Dünya Savaşı sonrası Sevr Anlaşması bu tür çabaların somut bir örneği olarak görülmektedir.
   2-Küresel ve Bölgesel Aktörler: Günümüzde bu çabaların arkasında, özellikle Ortadoğu'daki güç dengelerini kendi lehlerine çevirmek isteyen bazı küresel güçler ve onlarla ilişkilendirilen bazı bölgesel devletler olduğu görüşü yaygındır.
  3-Terör Örgütleri ve Yapılar:
   -PKK (ve uzantıları): Etnik temelli ayrılıkçı hedefleri nedeniyle Türkiye'nin bölünmesi projesinin temel araçlarından biri olarak kabul edilmektedir.
   -FETÖ: Darbe girişimi ve devlet yapılanmasına sızma çabaları nedeniyle, ülkenin birliğini ve bütünlüğünü hedef alan, dış destekli bir yapı olarak gösterilmektedir.
Ç) BOP Nedir ve ABD Projesi midir?
.  BOP bir “ABD projesi” midir ve Türkiye için ne anlama gelir?
.  Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), temelleri ABD'de atılmış ve George W. Bush yönetimi tarafından 21. yüzyılın başlarında resmiyet kazanmış, Ortadoğu bölgesini siyasi, ekonomik ve sosyal olarak dönüştürmeyi hedefleyen geniş kapsamlı bir projedir.
.   BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), başlangıçta ABD tarafından "Büyük Ortadoğu" veya "Genişletilmiş Ortadoğu" terimleri altında geliştirilmiş ve G8 Zirvesi gibi uluslararası platformlara taşınmıştır.
.   BOP genellikle ABD'nin bölgesel hegemonyasını pekiştirme ve Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme projesi olarak kabul edilir.
a-Temel İddialar ve Amaçlar: ABD yönetimi, projenin temel amacını bölgeye demokrasi, insan hakları, ekonomik özgürlükler ve istikrar getirmek olarak sunmuştur.
b-Eleştiriler ve Gerçekleşenler: Projenin asıl amacının ABD'nin bölgedeki jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını güvence altına almak, enerji kaynaklarını kontrol etmek ve İsrail'in güvenliğini desteklemek olduğu yönünde yaygın eleştiriler bulunmaktadır.
Özellikle 2003 Irak Savaşı sonrası bölgedeki dengelerin değişmesi ve artan etnik/mezhepsel çatışmalar bu eleştirileri güçlendirmiştir.
D) BOP Türkiye İçin Ne Anlama Gelir?
.  BOP, Türkiye'yi hem coğrafi kapsamı hem de kendisine atfedilen rol nedeniyle doğrudan ilgilendiren bir projedir.
.  Türkiye, projeyi başlangıçta bölge barışı ve kalkınması için bir fırsat olarak görmüş olsa bile, ilerleyen süreçte özellikle sınır güvenliği ve toprak bütünlüğü açısından bir “tehdit” olarak algılamaya başlamıştır.
  1- Model Ülke Konumu
BOP'un ilk ortaya çıktığı dönemlerde Türkiye, bölgedeki “müslüman” ülkelere "ılımlı İslam ve demokrasi" açısından bir model ülke olarak gösterilmiş ve bu rolüyle desteklenmesi gerektiği savunulmuştur.
Türkiye'nin projeye dahil olması ve dönemin Başbakanı (şimdiki Cumhurbaşkanı) Recep Tayyip Erdoğan'ın bu projenin bir parçası olduğunu belirtmesi, Türkiye'nin reformlar ve bölgesel iş birliği yoluyla Ortadoğu barışına katkıda bulunma misyonu üstlendiği şeklinde yorumlanmıştır.
  2- Jeopolitik Riskler
Türkiye'de yaygın olan eleştirel görüşlere göre BOP'un nihai hedeflerinden biri, mevcut sınırları “etnik ve mezhepsel” temellere göre yeniden çizmek ve bölge ülkelerinin “toprak bütünlüğünü” zedelemektir.
Bu bağlamda, Türkiye'nin güneydoğu sınırında kurulması hedeflenen bazı “ayrılıkçı yapılar” ve “terör koridorları”, projenin Türkiye'nin bekasına yönelik en büyük tehditlerinden biri olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye, bu tür oluşumları engellemeyi temel dış politika ve güvenlik önceliği haline getirmiştir.
.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.11.20, İS.
.            YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:
.    (YZ destekli araştırma ve incelemeye dayanan yazım.)

 

TERÖRE KARŞI

  .  “ TERÖRE KARŞI  OLAN " KİŞİLER ve PARTİLER: .    Teröre ve örgütlerine, teröristlere karşı duran ve gerçek bir hukuk devletinden...