24 Ağustos 2025 Pazar

İÇ GÜVENLİK

  Türkİye İçİn "İç güvenlİk" nasıl sağlanır?

.  Türkiye’de iç güvenlik, vatandaşların huzur ve güvenliğini sağlamak, kamu düzenini korumak ve devletin bekasını temin etmek amacıyla çok katmanlı bir yapıyla yürütülür.

.  Bu yapı hem merkezi hem yerel düzeyde faaliyet gösteren kurumları içerir.

.  İşte temel unsurlar:

İç Güvenlikten Sorumlu Kurumlar

-İçişleri Bakanlığı: Türkiye’de iç güvenliğin ana koordinatörüdür. Merkez ve taşra teşkilatlarıyla bu görevi yürütür.

-Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM): Şehirlerde asayiş, trafik, terörle mücadele gibi görevleri üstlenir.

-Jandarma Genel Komutanlığı (JGK): Kırsal bölgelerde güvenliği sağlar.

-Sahil Güvenlik Komutanlığı (SGK): Denizlerde ve kıyı bölgelerinde güvenlikten sorumludur.

-Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT): İç ve dış tehditlere karşı istihbarat toplar ve analiz eder.

   Güvenlİk Stratejİleri ve Yaklaşımlar

-Yeni Kamu Yönetimi Yaklaşımı: İnsan odaklılık, hesap verebilirlik, şeffaflık ve katılımcı demokrasi ilkeleri ön plana çıkmıştır.

-Sivil Denetim Mekanizmaları: Kolluk kuvvetlerinin faaliyetleri, bağımsız sivil denetim birimleri tarafından izlenerek insan hakları ihlallerinin önlenmesi hedeflenir.

-Dijital Güvenlik ve Siber Koruma: Teknolojinin gelişmesiyle birlikte siber tehditlere karşı özel birimler kurulmuştur.

   Uygulanan Polİtİkalar ve Projeler

-İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı: İçişleri Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstererek güvenlik politikalarının geliştirilmesini sağlar.

-AB Uyum Süreci Projeleri: Avrupa Birliği normlarına uygun sivil denetim ve insan hakları odaklı güvenlik reformları yürütülmektedir.

Öne Çıkan Güvenlik Yaklaşımları

. Türkiye’nin iç güvenlik sistemi, hem geleneksel “kolluk kuvvetleri” hem de “modern yönetim” anlayışlarıyla şekilleniyor.

Bu sistemin hangi yönü daha geliştirilmesi gereken alan olabilir?

-Önleyici Güvenlik: Suç oluşmadan önce tedbir almak

-Toplum Destekli Polislik: Halkla iş birliği içinde güvenlik sağlamak

-Kriz ve Afet Yönetimi: Olağanüstü durumlara hazırlıklı olmak

-Dijital Güvenlik: Siber saldırılara karşı koruma sağlamak

.   İstİhbarat daİrelerİ neler yapar?

İstihbarat, bir ülkenin güvenlik mimarisinin görünmeyen ama en kritik yapı taşıdır.

İstihbarat daireleri, bir ülkenin güvenliğini sağlamak ve tehditleri önceden tespit etmek amacıyla çalışan kritik kurumlardır.

Türkiye gibi jeopolitik olarak hassas bir konumda bulunan ülkelerde istihbaratın önemi daha da büyüktür.

Türkiye’de bu görev başta Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından yürütülür.

İşte bu kurumların temel görevleri:

  İstİhbarat Daİrelerİnİn Temel Görevlerİ    .

1-Bilgi Toplama ve Analiz

İç ve dış tehditlere karşı bilgi toplar.

Toplanan verileri analiz ederek riskleri değerlendirir.

Karar vericilere (devlet yetkilileri) rapor sunar.

2-Terörle Mücadele

Terör örgütlerinin faaliyetlerini izler.

Eylem hazırlıklarını önceden tespit ederek engeller.

Operasyonel destek sağlar.

3-Casusluk ve Karşı Casusluk

Yabancı istihbarat servislerinin faaliyetlerini izler.

Türkiye’ye yönelik casusluk girişimlerini engeller.

Gerekirse diplomatik veya hukuki süreçleri başlatır.

4-Siber İstihbarat

Dijital ortamda tehdit oluşturan unsurları izler.

Siber saldırılara karşı önleyici tedbirler geliştirir.

Kritik altyapıların dijital güvenliğini sağlar.

5-Sinyal ve Teknik İstihbarat

Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimleri teknik araçlarla izler (hukuki izinle).

Sinyal verileri üzerinden analiz yapar.

6-Operasyonel Faaliyetler

Yurt içi ve yurt dışında gizli operasyonlar düzenler.

Rehine kurtarma, ajan takibi, hassas görevler gibi faaliyetler yürütür.

  Türkİye'de Başlıca İstİhbarat Kurumları

İstihbarat daireleri, görünmeyeni görmeye ve duyulmayanı duymaya çalışır.

Onların başarısı, çoğu zaman sessizlikle ölçülür.

Bu kadar gizlilik içinde çalışmak, kamuoyuyla şeffaflık arasında bir denge kurulabilir mi?

-Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT): Ulusal güvenlik, dış istihbarat, terörle mücadele

-Emniyet İstihbarat Dairesi: İç güvenlik, suç önleme, kamu düzeni

-Jandarma İstihbarat. Kırsal bölgelerde güvenlik ve istihbarat

-Sahil Güvenlik İstihbarat: Denizlerde yasa dışı faaliyetlerin takibi

.   İstİhbaratın Ulusal Güvenlİğe Katkıları:

İstihbarat, devletin reflekslerini hızlandıran bir sinir ağı gibidir.

Görünmezdir ama onsuz hiçbir strateji sağlıklı işlemez.

İstihbarat sistemleri yalnızca askeri değil; ekonomi, siyaset ve diplomasi gibi alanlarda da politika üretimine yön verir.

“Stratejik Ortak” platformunda ise istihbarat, “devletin gözüdür” şeklinde tanımlanır; görünmez ama “her şeyi” şekillendirir.

Bu bilgilerle operasyonlar daha etkili ve nokta atışı şeklinde yapılır.

-Tehditleri Önceden Belirleme: İstihbarat birimleri, olası terör saldırıları, casusluk faaliyetleri, sınır ihlalleri gibi tehditleri önceden tespit eder.

Bu sayede devlet, kriz çıkmadan önce önlem alabilir.

-Karar Vericilere Bilgi Sağlama: Devlet yöneticileri, dış politika, savunma ve iç güvenlik kararlarını istihbarat raporlarına dayanarak verir.

Bu bilgiler stratejik planlamanın temelini oluşturur.

-Siber Güvenlik ve Dijital Koruma: Günümüzde siber saldırılar da ulusal güvenliği tehdit ediyor.

İstihbarat birimleri, kritik altyapıları korumak için dijital tehditleri izler ve önler.

-Casusluk ve Karşı Casusluk: Yabancı devletlerin Türkiye’ye yönelik istihbarat faaliyetlerini engellemek için karşı casusluk operasyonları yürütülür.

Bu, devlet sırlarının korunması açısından hayati öneme sahiptir.

-Terörle Mücadele: İstihbarat, terör örgütlerinin yapılanmasını, finans kaynaklarını ve eylem planlarını ortaya çıkarır.

.   Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.24, G.
.    (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
.         YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:

 

YENİDEN GÜÇLENME

.    YENİDEN GÜÇLENME VE YAPILANMA

.   Atatürk ilke ve hedeflerinin, devrimlerin yeniden güçlenmesi ve ülkenin kurtuluşuna hizmet edilebilmesi nasıl sağlanır?

. ATATÜRK ilke ve hedeflerinin, devrimlerin yeniden güçlenmesi ve ülkenin kurtuluşuna hizmet edebilmesi için topyekûn bir seferberlik ve ortak bir vizyon gereklidir.

. Bu, sadece siyasi bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekonomik bir dönüşüm meselesidir.

Bu adımlar, yalnızca siyasetçilerin değil, toplumun her kesiminin sahiplenmesi gereken bir vizyonu temsil eder.

Unutulmamalıdır ki, devrimler halkın tamamına ait olduğunda kalıcı olur.

Bu vizyonu bir araya getirecek bir liderlik ve toplumsal mutabakat, yeniden yükselişin anahtarı olabilir.

1-Hukuk Devleti ve Demokrasinin Güçlendirilmesi

ATATÜRK'ün en büyük mirası olan Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir.

Hukukun üstünlüğü ilkesi, yargı bağımsızlığı ve temel insan hakları güvence altına alınmalıdır.

Demokrasinin kuralları işletilmeli, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, ilkelerin yeniden benimsenmesi için ortak bir zemin bulmalıdır.

2-Ekonomik Bağımsızlığın Kazanılması

Devrimlerin kalıcı olması, güçlü bir ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.

ATATÜRK'ün tam bağımsızlık ilkesi doğrultusunda, yerli ve milli üretimi destekleyen, cari açığı azaltmaya yönelik stratejiler geliştirilmelidir.

Tarım, sanayi ve teknoloji alanında kendi kendine yeten bir ülke olmak, dış güçlerin müdahalelerini en aza indirecektir.

3-Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması

Cumhuriyetin temel değerlerini ve ATATÜRK'ün akılcı, bilimsel düşünceye dayalı eğitim anlayışını benimseyen, eleştirel düşünme becerisini geliştiren bir eğitim sistemi kurulmalıdır.

Tarihimizin, devrimlerimizin ve ilkelerimizin önemi, ezbere dayalı değil, sorgulayan ve anlayan bir yaklaşımla yeni nesillere aktarılmalıdır.

4-Bilim ve Teknolojinin Teşvik Edilmesi

ATATÜRK'ün "hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözü, bu sürecin anahtar noktasıdır.

Ülke olarak bilimsel araştırmalara, teknolojik gelişmelere ve inovasyona daha fazla yatırım yapmalıyız.

Beyin göçünü tersine çevirecek politikalar oluşturulmalı ve genç bilim insanlarına ülkemizde kalmaları için uygun ortamlar sunulmalıdır.

5-Kültürel ve Sanatsal Faaliyetlerin Canlandırılması

Cumhuriyet, sadece siyasi değil, kültürel bir devrimdir.

Sanatın, edebiyatın ve bilimin teşvik edilmesi, toplumun modernleşme sürecine katkı sağlayacaktır.

Medya ve sanat, ilkelerin ve hedeflerin halka doğru bir şekilde anlatılması için bir araç olarak kullanılabilir.

   Mİllİ ekonomİ ve İktİsat nasıl olmalı?

. Milli ekonomi, bir ülkenin sadece zenginleşmesini değil, aynı zamanda “bağımsızlığını, onurunu ve geleceğini güvence” altına almasını sağlar.

Bu yüzden, ekonomik kararlar alınırken her zaman ülkenin “kendi çıkarları” ve “uzun vadeli hedefleri” ön planda tutulmalıdır.

Milli ekonomi ve iktisat, bir ülkenin kendi kaynaklarını, potansiyelini ve hedeflerini esas alarak, “tam bağımsızlık” ve “sürdürülebilir kalkınma” için oluşturduğu ekonomik yapıdır.

Bu, yalnızca “üretimden” ibaret olmayıp, aynı zamanda “sosyal adaleti, adil gelir dağılımını” ve “ulusal egemenliği” de içine alan bütüncül bir yaklaşımdır.

Milli Ekonomi ve İktisadın Temel İlkeleri

Milli ekonomi, birkaç temel ilke üzerine kurulur:

a)Tam Bağımsızlık ve Egemenlik: Bir ülkenin ekonomik kararlarını dış güçlerin, uluslararası kuruluşların veya küresel şirketlerin baskısı altında kalmadan alabilmesidir.

Dış borçlardan kurtulmak gerekir.

Bu, yalnızca borçlanma politikalarıyla değil, aynı zamanda dış ticaretteki “bağımlılıkları azaltarak” sağlanır.

b)Yerli ve Milli Üretim: Hammaddeden sonuç ürüne kadar olan süreçte “yerli kaynakların”, “emeğin ve bilginin” kullanılmasıdır.

Bu, kritik sektörlerde “dışa bağımlılığı azaltır”, “istihdam yaratır” ve “teknolojik gelişmeyi” özendirir.

c)Adil Gelir Dağılımı: Toplumun her kesiminin refahtan adil bir şekilde pay almasıdır.

Bu, sadece ekonomik büyüme oranlarıyla değil, aynı zamanda vergi politikaları, sosyal güvenlik sistemleri ve eğitim-sağlık hizmetlerine erişimle sağlanır.

ç)Sürdürülebilirlik: Milli ekonominin sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de düşünerek planlanmasıdır. Bu, doğal kaynakların korunması, çevre bilincinin artırılması ve ekolojik dengenin gözetilmesini içerir.

d)Stratejik Sektörlerin Korunması: Savunma sanayi, enerji, gıda ve teknoloji gibi stratejik öneme sahip sektörlerde dışa bağımlılığın minimuma indirilmesidir.

Bu sektörler, “ulusal güvenliğin” ve “ekonomik istikrarın” temelini oluşturur.

   Milli Ekonomi İçin Neler Yapılmalı?

Milli ekonomi, bir ülkenin sadece zenginleşmesini değil, aynı zamanda bağımsızlığını, onurunu ve geleceğini güvence altına almasını sağlar.

Bu yüzden, ekonomik kararlar alınırken her zaman ülkenin kendi menfaatleri ve uzun vadeli hedefleri ön planda tutulmalıdır.

Milli ekonomiyi kurmak ve güçlendirmek için atılması gereken adımlar şunlardır:

1-Eğitim ve İnovasyona Yatırım: “Nitelikli iş gücü” yetiştirmek ve kendi teknolojimizi üretebilmek için eğitime ve Ar-Ge faaliyetlerine büyük önem verilmelidir.

2-İhracatı Artıracak Politikalar: Sadece hammadde değil, yüksek katma değerli ürünlerin ihracatına odaklanılmalıdır.

Bunun için üreticiler desteklenmeli ve yeni pazarlar bulunmalıdır.

3-Döviz Piyasasının Kontrolü: Spekülatif hareketlere karşı önlemler alınarak, ulusal para biriminin istikrarı korunmalıdır.

4-Tarımsal Üretimin Güçlendirilmesi: Gıda güvenliği için tarımsal üretim desteklenmeli, çiftçiler teşvik edilmeli ve modern tarım teknikleri yaygınlaştırılmalıdır.

Tarım ve hayvancılıkta üretim artırılarak, dışarıdan almaların önü kesilmelidir.

   Dış borçlardan kurtulmak:

Dış borçlardan kurtulmak, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığı ve sürdürülebilir kalkınması için hayati önem taşır.

Bu, sadece borçları ödemekten ibaret değil, aynı zamanda borçlanma mekanizmalarını ve ülkenin ekonomik yapısını kökten değiştiren kapsamlı bir strateji gerektirir.

Dış borçlardan kurtulmak, sadece ekonomik bir hedef değil, aynı zamanda ulusal onurun ve bağımsızlığın da bir simgesidir.

Bu yolda atılacak her adım, ülkenin geleceğini aydınlatır.

Dış Borçlardan Kurtulmak İçin Atılması Gereken Adımlar

Dış borç sorununu çözmek için atılacak adımlar, kısa ve uzun vadeli olmak üzere iki ana kategoriye ayrılabilir.

1-Gelirleri Artırmak ve Giderleri Kısmi Olarak Azaltmak

-İhracata Odaklanmak: Dış ticaret açığını kapatmanın ve döviz girdisini artırmanın en etkili yolu ihracattır. İhracatın artırılması için yüksek katma değerli ürünler üretilmeli ve yeni pazarlar bulunmalıdır.

-Katma Değerli Üretim: Ülkenin sadece hammadde değil, teknoloji ve inovasyon içeren ürünler üretmesi, ihracat gelirlerini katlayarak artırır.

-Turizmi Geliştirmek: Turizm, döviz girdisi sağlayan en hızlı yollardan biridir.

Yalnızca deniz-kum-güneş turizmine bağlı kalmayıp, “sağlık, kültür ve kongre” turizmi gibi alanlar da geliştirilmelidir.

2-Yerli ve Milli Üretimi Teşvik Etmek

-İthalatı Azaltmak: Dışarıdan alınan malların yerli üretimle ikame edilmesi, dövizlerin ülke içinde kalmasını sağlar.

Tarım, enerji ve teknoloji gibi stratejik sektörlerde dışa bağımlılık mutlaka azaltılmalıdır.

-Destek Mekanizmaları: Yerli üreticilere finansal destekler, vergi indirimleri ve teşvikler sağlanmalıdır.

3. Adil ve Güçlü Bir Maliye Politikası Uygulamak

-Vergi Adaletini Sağlamak: Vergi gelirlerini artırmak için vergi kaçakçılığıyla mücadele edilmeli ve vergi yükü adil bir şekilde dağıtılmalıdır.

-Harcamalarda Şeffaflık: Kamu harcamalarında israftan kaçınılmalı ve şeffaf bir bütçe yönetimi benimsenmelidir. Lüks ve gereksiz harcamalar kısılmalıdır.

4. Ekonomik Bağımsızlığı Siyasi Bağımsızlıktan Ayırmamak

-Ulusal Çıkarları Koruyan Anlaşmalar: Uluslararası anlaşmalar yapılırken ülkenin uzun vadeli çıkarları göz önünde bulundurulmalı, kısa vadeli kazançlar için geleceğin riske atılmasından kaçınılmalıdır.

-Spekülasyonla Mücadele: Döviz kuru ve faiz oranları üzerindeki spekülatif saldırılara karşı etkin önlemler alınmalıdır.

   Çözüm İçin Yol Haritası

Bu olumsuz gidişatı tersine çevirmek ve ülkenin kurtuluşuna hizmet edebilmek için ATATÜRK'ün ilke ve hedeflerine dönmek elzemdir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu sorunların çözümü, geçmişin mirasını doğru anlamaktan ve ATATÜRK'ün gösterdiği yolda, akıl ve bilimle ilerlemekten geçmektedir.

Bu dönüşüm, aşağıdaki adımlarla sağlanabilir:

-Hukuk ve Demokrasi: Hukukun üstünlüğüne dayalı, yargı bağımsızlığını güvence altına alan ve demokratik kurumları güçlendiren bir yapı… Hukuk devleti tüm kural, ilke ve kurumlarıyla işler duruma getirilmelidir.

-Eğitim: Akılcı, bilimsel ve sorgulayıcı bir eğitim sisteminin yeniden inşası.

-Ekonomi: Yerli ve milli üretime dayalı, dış borçlardan arınmış, tam bağımsız bir milli ekonomi modeli.

.  Öğretmen GÖNEN ÇIBIKCI, 2025.08.24, G.
.         (Araştırma, inceleme ve değerlendirme yazısı)
.           YAZININ TÜMÜNÜ OKUYUNUZ:


ATATÜRK’ü ANLAMAK

  .   ATATÜRK’ü ANLAMAK    . .  TÜRK milletinden olan, yurttaşımız olan ama ne yazık ki ne Atatürk'ün değerini, ne de onun başarılarını,...