18 Haziran 2022 Cumartesi

ATATÜRK ve Gençlik

 




ATATÜRK'ÜN GENÇLERLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ

 -  ATATÜRK'ÜN GENÇLERLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ      

"Gençler!

Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler!

Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum.

Buna gerçekten sevinmekteyim.

Fakat beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, geçerli bir hakkım olarak tanınmalıdır."

Mustafa Kemal Atatürk

=======================================================

"Sizler, yeni Türkiye’nin geç evlatları, yorulsanız da beni izleyeceksiniz.

Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar.

Türk gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze durmadan, yorulmadan yürüyecektir."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Gençler!

Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz.

Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.

Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz.

Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Gençliği yetiştiriniz.

Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz.

Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.

Özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman,

Türk milleti yükselecektir."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum:

Batı senden, Türk'ten çok geriydi.

Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi.

Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur.

Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! ..

Bu belli.

Fakat zekânı unut! ..

Daima çalışkan ol..."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklali kurtarılmaz.

Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır.

19 Mayıs güven, sevinç, hareket günüdür."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız...

Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.”

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Küçük hanımlar, küçük beyler!

Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.

Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.

Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunu düşünerek, ona göre çalışınız.

 Sizlerden çok şey bekliyoruz."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı…

Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam edeceksiniz ve mutlaka başarılı olacaksınız."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Gençlerimiz ve aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını öncelikle kendi düşüncelerinde iyice kararlaştırılmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilir bir hâle getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.

Ben çok ümitliyim ki, gençlerimiz bunu yapacak derecede yetişkindir. "

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

"Asla şüphe yoktur ki cumhuriyetin gelecek evlâtları, bizden daha çok bolluğa ve rahata kavuşmuş ve mutlu olacaklardır. "

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

 "Bu memleketin gençliği, hakkımda pek büyük sevgi gösterdi.

Bu kadar lâyık olduğumu bilmiyordum.

Arkadaşlar!

Bu memleketi ve bu milleti yüzyıllardan beri berbat edenler çoktan ölmüştür.

Bütün gençlik, buna iman etmelidir.

Bizim kanımız akmadıkça bunlar bir daha geri gelmeyecektir. "

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

 "Başımıza neler örülmek istenildiği ve nasıl karşı koyduğumuz ve daha doğrusu milletin arzu ve emellerine uyarak ve onun yardımıyla nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ibret ve uyanıklığı gerektirmelidir."

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================

“Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin.

Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.

Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır.

Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın.

Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.”

Mustafa Kemal Atatürk

=================================================


12 Haziran 2022 Pazar

Amasya Tamimi

  Amasya Tamimi                     

Mustafa Kemal Paşa 12 Haziran 1919 günü Amasyalılara hitaben “ilk” konuşmasında, gerçekte 22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamimi’nde bütün ülkeye açıklayacağı “stratejik planı” ve Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikeyi alt etmek için hep bir ağızdan “yemin” gerektiğini şöyle anlatmıştır:

“Amasyalılar, düşmanların Samsun’a yapacağı herhangi bir huruç harekâtına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekecek, dağlara çekilecek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe verecek ve vatanı bir harabe zara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız.”

“Amasyalılar, buna hep beraber yemin edelim.”

Mustafa Kemal Paşa’nın bu hitabından sonra Amasyalılar hep birlikte haykırmışlardır:

“Bütün Amasyalılar emirlerinizi bekliyor Paşam!…”

“Sağ olun Amasyalılar, zaferi kazanacağız, vatan kurtulacaktır!”

Ertesi gün, (13 Haziran 1919) Sultan II. Bâyezid Camii Vaizi Abdurrahman Kâmil Efendi cuma hutbesinde cemaate ülkenin kurtuluş yolunun “milletin azim ve kararında” olduğunu öğütleyecektir.

O günlerde Mustafa Kemal Paşa’nın, Amasya’da “Bir nokta-i istinad bulsam kuvay-i işgaliyeyi allak bullak ederim,” dediği ve bu “istinad noktası”nı Amasya’da bulduğunu söylediği de kaydedilmiştir.

Aynı günlerde başkent İstanbul’da Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da henüz başladığı Ordu Müfettişliği görevinden alınması için İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Hükümet makamına başvuruda bulunulmuştur.

İngiliz işgalcilerin bu talebinin kabulü bilgisi Harbiye Nezareti’nde görevli Fevzi (Çakmak) Paşa’nın günlüğünde şu şekilde yer alacaktır:

“13 Haziran 1919, Cuma, Beykoz. Güneş. Mustafa Kemal Paşa İngilizlerin arzusu üzerine Dersaadet’e celp olunmaktadır.”

Ne var ki Mustafa Kemal Paşa önceden hazırlıklıdır ve mücadele yolundan dönmek gibi bir seçeneği hiçbir koşulda düşünmemektedir.

Havza’da başlattığı hızlı telgraf kampanyasıyla Anadolu’daki kolordu komutanları, mülki amirler ve yerel eşrafla bağını güçlendirme çabalarına devam etmektedir.

18 Haziran 1919 günü, Mustafa Kemal Paşa Edirne’de bulunan Albay Cafer Tayyar Bey’e şifre telgrafında “yeni” stratejiyi açıklamıştır.  Albay Cafer Tayyar Bey’e gönderilen şifre telgrafta şu görüşler yer almaktadır:

"İstanbul’daki hükümet gücünü yitirmiştir ama Anadolu halkı millî bağımsızlık için birleşmektedir. Bütün kolordu komutanları aynı amaç için hazırdır ve mülkî yöneticilerin neredeyse tümü bu davaya katılacaklardır. Bağımsız Kürdistan için İngilizlerin propagandası başarısız olmuştur. Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetlerinin “tek” isim altında birleşmelerine; Trakya ve Anadolu’daki bu tür cemiyetlerin tümünün bir araya gelip güçlü bir merkezi otorite oluşturmalarına karar verilmiştir. İşgal güçlerinin etkisinden ve İstanbul Hükümeti’nin denetiminden kurtulmak için bu cemiyetin merkezi Orta Anadolu’da bulunacaktır. En uygun yer Sivas’tır"

şeklindeki değerlendirmelerinin yanında Mustafa Kemal Paşa

- “Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek kesindir,” cümlesiyle bulunduğu noktayı tereddütsüz şekilde ilân etmektedir.

18 Haziran 1919 günlü bu telgraf, Mustafa Kemal Paşa’nın dört gün sonra (22 Haziran’da) “Amasya Tamimi” adıyla yayımladığı tarihi kararı daha önceden zihninde oluşturduğunu kanıtlamaktadır.

Ertesi gün (19 Haziran) Ankara’dan 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ile eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey de Amasya’ya gelmişler ülkenin karşılaştığı Mondros Mütarekesi ile süreklilik kazanan beka krizini ve son gelişmeleri en ince ayrıntılarına kadar değerlendirme fırsatı bulmuşlardır.

Öte yandan İstanbul’da Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınmasıyla ilgili işlemler de hız kazanmıştır.

21 Haziran’da Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın üstlendiği 3. Ordu Müfettişliği görevine, 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’yı tayin etmek istemiş fakat Karabekir Paşa bu atamayı kabul etmemiştir.

Yine aynı gün (21 Haziran) Mustafa Kemal Paşa Amasya’dan İstanbul Polis Müdürü Albay Halil Bey’e yazdığı mektubuna;

- “Her ne şekil ve surette olursa olsun, Anadolu’da sine-i millette kalarak istiklâl mevcudiyetimiz uğrunda çalışmaya karar verdim,” diye başlayacaktır.

Mustafa Kemal Paşa “Amasya Tamimi” adlı belgeyi bu koşullarda kayıtlara geçirecektir.

Cevat Abbas Gürer, kişisel notları arasında bulunan ve 9 Kasım 1940 tarihli bir yazısında 1919 yılının 21 Haziranı 22 Hazirana bağlayan geceyi ve tarihi belgenin yazılması ile ilgili önemli tanıklığını şöyle aktarmıştır:

“21-22 Haziran 335 (1919) gecesi saat 9’da kumandanımın ‘kalem kâğıt alsın gelsin’ emriyle çağrıldım. Muhterem General Ali Fuat Cebesoy, çetin ve büyük işler başaracak her türlü kudret ve kabiliyete hâkim gözlerini saklayan güler yüzüyle bu emri bana tebliğ etmişti. Kendileri Ankara ile telgraf başında meşgul olmaya başladılar. Ben aldığım emri yerine getirmiş, uğurlu odanın büyücek yuvarlak masasına yerleşmiştim. Bir an içinde etrafıma göz gezdirdim. Bay Hüseyin Rauf Orbay, eski 3. Kolordu Kumandanı Albay Refet (İstanbul Milletvekili), Albay Kazım Dirik, Binbaşı Refik Saydam, Binbaşı Hüsrev Gerede; Atatürk’ün kurtuluş eserini dinlemek için tereddütsüz duruyorlardı. Gözlerinde büyük dikkat ve büyük merak canlanmıştı.

Bu derin manalı sükût içinde Atatürk’ün kuvvetle çektiği sigarasından bıraktığı bol dumanlarının gaz lambalarının fanusları üzerinde önce kuvvetle yığıldığına fakat yayıldıkça zayıfladığına dalmıştım. Her varlığın yaşayışının da aynı akıbetle karşılaştığını düşünmeye bile fırsat bulamadan; ‘Yaz bakalım!…’ Atatürk’ün bu çelik iradeli emri oda içinde sıralanmış bekleyen dimağları fuzuli düşünceden kurtardı; beni de harekete geçirdi.”

Yaver Cevat Abbas’ın anlatımına göre Atatürk, yol haritasını açıklayan “kapsamlı” emirlerini madde madde yazdırdıktan sonra odada hazır bulunanlar tarafından tarihi bir belge olarak imzalanmasını istemiştir:

“Bu direktif, bütün askeri ve millî rüesaya ve belediye reislerine verileceği kaydından sonra bitmişti. Aziz muhatapların hemen cümlesi birden sevinç ve takdir gülüşleriyle, ‘Hayırlı olsun, Allah muvaffak etsin’ iç dileklerini söylediler ve bu büyük işe şahit olan kutlu odayı şenliklere boğdular.

Atatürk’ün bana:

‘Arkadaşlara ver imza buyursunlar!’ emrine karşı yüksek nezaket ve tevazu gösteren Hüseyin Rauf Orbay:

‘Henüz misafiriniz bulunuyorum. Onun için kendimde bir salahiyet göremiyorum’ cevabına karşı Atatürk:

Memleketin tanınmış bir evlâdısınız. Yazdığımız, yeni bir tarihin vesikasında imzanız bulunmalıdır’ der demez Bay Hüseyin Rauf Orbay imza buyurdular.

General Ali Fuat Cebesoy direktif yazılırken dışarıda muhaberesiyle meşguldüler. Atatürk tarafından çağırıldılar. Muhterem General gelmişti. Huzuruna sunulan direktifi derhal imzalayarak, çekingen duran Albay Refet’e imza ettirdiler.

Atatürk, kurmay reisimiz Kâzım Dirik’le Hüsrev Gerede’ye de kurmay heyetinde tertip olunduğu şerefini esirgemediler.

Aziz vatan ve sevgili milletinin kurtarılması için Atatürk; kısa mucip esbaplı (gerekli) kurtuluş planının tarihi zengin şerefini arkadaşlarıyla Amasya’nın işbu kutlu odasında paylaştı.

Bu paylaşmayla Atatürk geniş vefa ve büyük kalplilik gösterdi. Ve onları birinci adımda kendi akıbetine bağlamayı zevk bildi.”

Mustafa Kemal Paşa tarafından 21-22 Haziran gecesi son şekli verilen ve Millî Mücadele tarihimizde haklı bir ün kazanan “Amasya Tamimi”, yeni Türkiye devletinin kuruluşu için başlatılan teşkilatlanmanın hedefini ve meşru araçlarını gösteren ilk “millî strateji” belgesi, bir diğer anlatımla “millî eylem” planıdır. İki sayfalık bu tarihi belge o gece toplantıya katılanların ve orada bulunan bazı görevlilerin ortaklaşa imzalarını taşıyan 6 maddeden oluşmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa’nın imzasıyla bütün komutanlıklara, mülki amirliklere ve sivil cemiyetlerin yönetimlerine şifre telgrafla gönderilmiştir.

Şifre 194       22 Haziran 1919

TAMİM

1 -

Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.

Merkezi hükümetimiz İtilaf devletlerinin tesir ve denetimi altında kuşatılmış bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğun icaplarını yapamamaktadır.

Bu hal, milletimizi yok olmuş tanıttırıyor.

Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

Milletin hal ve vaziyetini göz önünde tutmak ve haklarının sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı elzemdir.

Bunun için haberleşerek her türlü her taraftan gelen teklif ve millî arzu üzerine, Anadolu’nun her bakımdan en emin mahalli olan Sivas’ta millî bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır.

Bunun için tekmil Osmanlı vilayetlerinin her sancağından ve parti ihtilafları nazarı dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin itimadına mazhar üç kadar kişinin mümkün olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap etmektedir.

Her ihtimale karşı bunun bir millî sır halinde tutularak dağdağaya mahal verilmemesi ve lüzum görülen mahallerde seyahatin kendini tanıtmadan yapılması lazımdır.

2 -

Doğu vilayetlerimiz adına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması kararlaştırılan kongre söz konusu vilayetlerin Müdafaai Hukuku Milliye ve Reddi İlhak cemiyetlerinden seçilen üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardı.

O vakte kadar diğer vilayetlerimizin delegeleri de Sivas’a varabileceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri de uygun görecekleri zamanda genel toplantıya dahil olmak üzere Sivas’a hareket edeceklerdir.

3 -

İşbu maddelere göre delegelerin Müdafaai Hukuku Milliye cemiyetleri ve belediye riyasetleri ve başka şekillerde seçilmesi ile hareketleri hakkındaki yüce vatanperver aracılığınızı ve isimleri ile hareket zamanlarının telgrafla bildirilmesini istirham ederim.

4 -

Bu kararların tertibatına, 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey, 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, 13. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Cevdet Bey, 3. Kolordu Kumandanı Miralay Refet Bey, Canik Mutasarrıfı Hamit Bey, 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa, 12. Kolordu Kumandanı Miralay Selahattin Bey, 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa, Bursa’da 17. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Bekir Sami Bey, Edirne’de Kolordu Kumandanı Miralay Cafer Tayyar Bey ve diğer bazı mülkî ve askerî önemli zevat tarafından çalışılacaktır.

Bundan başka, eski Sadrazam Müşir Ahmet İzzet Paşa, Nafıa Nazırı Ferit Bey, Âyan üyelerinden Ahmet Rıza Bey gibi zevatın fikir ve mütalaaları alınacaktır.

5 -

Reddi İlhak ve Müdafaai Hukuku Milliye cemiyetlerinin verecekleri telgrafların telgrafhanelerce kabul edilmeyerek çekilmemesi, Posta ve Telgraf Müdüriyeti Umumisi’nden tamim edilmiştir.

Bu husus kati surette reddedilerek haberleşmenin mutlaka serbestçe temini için gösterilerde bulunarak haberleşme temin edilecek ve temin edilinceye kadar gösterilere devam olunacaktır.

6 -

Askeri ve milli teşkilat, hiçbir şekilde ilga edilmeyecektir.

Kumanda hiçbir şekilde terk edilmeyecek ve başkasına verilmeyecektir.

Vatanın herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal harekâtı, bütün orduyu alakadar edecek ve ortaya çıkacak vaziyete göre memleket müdafaasına birlikte girişilecektir.

Bu sebeple kumandanlar derhal birbirlerini haberdar edeceklerdir.

Silahlar ve mühimmat katiyen elden çıkarılmayacaktır.

(Asıl metinde 4, 5 ve 6. maddeler gizli tutulmuştur.)

Önemli bir husus, daha önce 18 Haziran’da Albay Cafer Tayyar Bey’e gönderilen telgrafta “Mirliva Mustafa Kemal, Üçüncü Ordu Müfettişi ve Şehriyar’ın Fahri Yaveri” diye yazmıştır ama Sultan Vahdettin’in kendisine verdiği bu unvanları yitirmek üzere olduğunu bilmektedir.

Bu yüzden Albay Cafer Tayyar Bey’den göndermesini istediği vekâletname, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin toplantısına katılmasını ve onların adına hareket etmesini sağlayacaktır.

Böylece gücünü padişahtan değil, halktan almış olacaktır.

“Amasya Tamimi”, Mustafa Kemal Paşa’nın resmi görevinin kendisine verdiği yetkinin yerini alacak “yeni” ve “meşru” bir destek arayışından doğmuş ve tam zamanında açıklanmıştır.

Sina Akşin, bu yeni destek arayışını, “Mustafa Kemal Paşa’nın Padişah’tan almış olduğu geniş yetkinin sonu görünmüştü,” şeklinde yorumlamaktadır.

Ona göre, Mustafa Kemal Paşa, millî direnişin öncülüğünü yapacaksa, bunun için milletten yetki almak zorundadır.

Mustafa Kemal Paşa’nın zihin dünyasında “hukukî meşruiyet” kavramının özel önemi düşünüldüğünde bu tür bir yorumun haklı olduğu açıktır.

Gerçekten Mustafa Kemal Paşa, askerlik ve siyaset yaşamı boyunca “hukukî meşruiyet” kavramını her zaman önemsemiş; Türklerin büyük lideri bütün davranışlarını bu kavram etrafında düzenlemeye özen göstermiştir.

Kuşkusuz, “Amasya Tamimi”ndeki stratejik tercihin “meşruiyet” temeli, siyasal bilimler literatüründeki “zaruret hali nazariyesi” ile açıklanmak durumundadır.

Bu nedenledir ki Mehmet Ali Ünal bu belge ile ilgili olarak, “Devir ve şartlarının farklılığına rağmen, Çelebi Mehmet’in hareketi ile, Atatürk’ün hareketi arasında mahiyet bakımından birçok benzer noktalar bulmak mümkündür. Zira vasıtalar farklı olmakla beraber, gayeler aynıdır:

Devletin devamlılığı ve milletin istiklâli.

Hakikaten Çelebi Mehmet’in gayesi, devlet-i ebed-müddet fikrinin gerçekleşmesi olduğu gibi, Atatürk’ün gayesi de yeni bir oluşum ve yeni bir rejimle devlet ve milletin bekasıdır,” diye yazmaktadır.

1927 yılında Atatürk Nutuk’ta, bu kararının dayandığı en güçlü muhakeme ve mantığı şöyle açıklamıştır:

“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak durumundan yüksek bir muameleye layık görülemez.”

“Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık özelliklerinden yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de böyle bir düzeysizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.”

“Oysa Türk’ün haysiyeti, gururu ve yeteneği çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!…”

“O halde ya İstiklâl, ya Ölüm!”

Türk Millî Mücadelesi’nin başında yol haritasını oluşturan hayli kritik ve stratejik bir belge olarak “Amasya Tamimi” (diğeri, Misak-ı Millî’dir) önemlidir.

Bu iki tarihi belge, Türk anayasa metinlerinde ek olarak yer almamışlardır; fakat yeni Türkiye devletinin kuruluşunu müjdelemektedir.

.      Hikmet ÖZDEMİR

KAYNAKÇA

AKŞİN, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele, I, 2. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2004.

ATATÜRK, Kemal, Nutuk, Yay. Haz. Zeynep Korkmaz, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2018.

Atatürk’ün Bütün Eserleri Cilt 3 (1919), 3. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul 2003.

GÜRER, Cevat Abbas (Atatürk’ün Yaveri), Cepheden Meclis’e Büyük Önder ile 24 Yıl, Der. Turgut Gürer, Yapım C, İstanbul 2006.

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S 77 (Eylül 1978), Belge No: 1686.

HATEMİ, Nilüfer, Mareşal Fevzi Çakmak ve Günlükleri, Cilt 2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1999.

KARABEKİR, Kâzım, İstiklâl Harbimiz, Cilt 1, Emre Yayınları, İstanbul 2005.

KIRZIOĞLU, Fahrettin, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Ankara 1993.

MANGO, Andrew, Atatürk, Çev. Füsun Doruker, Sabah Yayınları, İstanbul 2000.

MENÇ, Hüseyin, Millî Mücadele Yıllarında Amasya, 2. Basım, Amasya Valiliği Yayınları, Ankara 2002.

ÖZDEMİR, Hikmet, Amasya Belgelerini Yeniden Okumak, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.

ÜNAL, Mehmet Ali, “Amasya Protokolleri ve Atatürk’te İstiklâl Düşüncesi”, Atatürk’e Armağan, Ondokuz Üniversitesi Yayınları, Samsun 1988

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/amasya-tamimi/


9 Haziran 2022 Perşembe

LİDERİMİZ ATATÜRK'TÜR

 .  LİDERİMİZ ATATÜRK'TÜR

ATATÜRK'TEN BAŞKA LİDERİMİZ YOKTUR.

ATATÜRK'TEN BAŞKA ÖNDERİMİZ YOKTUR.

BAŞKALARINI LİDER TANIYANLARA YANAŞMAYINIZ.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÖZ BİLİNCİ VE ÖZGÜVENİ YÜKSEK, DOĞRU VE ÖZ DEĞERLENDİRME YAPAN BİR LİDERDİR.

HEDEFLERİMİZ ATATÜRK'ÜN GÖSTERDİĞİ HEDEFLERDİR.

BAŞKA DEVLETLERİN KURDUĞU ÖRGÜTLERE GEREKSİNİM DUYMAYIZ.

EKONOMİDE, SAVUNMADA, SİYASETTE, EĞİTİMDE, TOPLUMSAL YAŞAMDA ULUSAL BAĞIMSIZLIK EN BÜYÜK GÜCÜMÜZDÜR.

Bağımsız olmak, başka bir devletin güdümüne girmemek, diğer devletlerle birlikte oluşan topluluklarda," ulusal çıkarların gerektirdiği" biçimde davranabilmektir.

Türk Devleti'nin özgürlük ve bağımsızlığı her türlü düşünce akımlarının üstünde olmalıdır.
Cumhuriyet rejimleri demokratik iseler yurttaşların rahat ve özgür yaşamasını sağlar.

Demokrasinin temeli parlamenter, anayasal, güçler ayrımına dayanan bir hukuk devleti olmasındadır.

Hiç kimse anayasadan ve yasalardan kaynağını bulmayan haklara ve sorumluluklara sahip değildir.

Atatürkçü olarak anladığımız özgürlük, herkesin hakkına saygı gösteren bir anlayışı temel bir kural olarak almaktır.

 . Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 07.06.2022, MŞ.



3 Haziran 2022 Cuma

ONUNCU YIL NUTKU

 - ONUNCU YIL NUTKU -

• Gazi Mustafa Kemal tarafından Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü nedeniyle Ankara’da Hipodrom’da 29 Ekim 1933’te Türk milletine hitaben yapılan konuşma:::::::
• Milletlerin ve devletlerin hayatlarında yıl dönümleri önemli yer tutar.
• Beş yıllık, on yıllık, on beş yıllık, elli yıllık, yetmiş beş yıllık, yüz yıllık gibi süreler sonrasında ulaşılan yerin, elde edilen kazanımların, başarıların bütün milletin hafızasında yer edinmesini, öz güven oluşumunu ve ileriye güvenle bakılabilmesini sağlamak için büyük törenler düzenlenir, kutlamalar yapılır.
• Bu törenlerde sevinçler ve üzüntüler paylaşılır, yapılan işlere halkın desteği ve katkısı gözlemlenir, buna göre de daha iyi bir gelecek için planlamalar yapılır.
• Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de bu kutlamaların örnekleri söz konusudur.
• Buna en güzel örneklerden biri Gazi Mustafa Kemal’in katılımıyla düzenlenen Cumhuriyetin Onuncu Yılı Kutlamaları Törenleri’dir.
• Bu törenleri önemli kılan ise Gazi Mustafa Kemal’in Onuncu Yıl Nutku’nu okuması, bir devlet ve Cumhuriyet kurucusu olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren bütün yapılanlara, yapılacaklara, takip edilecek yol ve yönteme ilişkin genel bir değerlendirmede bulunmasıdır.
• Gazi Mustafa Kemal’in Türk Kurtuluş Savaşının başlamasının on beşinci, Türkiye’de Cumhuriyetin ilan edilmesinin onuncu yıl dönümünde söylemiş olduğu, yapmış olduğu bu nutuk veya konuşma hiç kuşkusuz Cumhuriyet döneminin en önemli, değerli tarihi belgelerinden biridir.
• Ayrıca bir anlamda Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin kısa özeti, bir öz değerlendirmesi ve rehberi niteliğindedir.
• Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik açısından ilham kaynağı, yolunu aydınlatacak meşale niteliğindedir.
* Cumhuriyetin onuncu yıldönümü nedeniyle 29 Ekim 1933 günü Atatürk’ün Türk milletine hitaben yaptığı ünlü konuşmanın müsveddesi çeşitli gazete, dergi ve kitaplarda yayımlanmıştır. Atatürk tarafından Cevat Abbas Gürer'e kurşun kalemle yazdırılan bu metin, daha sonra daktilo edilmiş, ve son şeklini almıştır.
==========================================
 Türk Ulusu!
 Kurtuluş Savaşı’na başladığımız 15’inci yılındayız.
 Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.
 Kutlu olsun!
 Bu anda büyük Türk Ulusunun bir bireyi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinici ve coşkunluğu içindeyim.
 Yurttaşlarım!
 Az zamanda çok ve büyük işler yaptık.
 Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir.
 Bundaki başarıyı, Türk Ulusunun ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli görmeyiz.
 Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve azmindeyiz.
 Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız.
 Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız.
 Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız.
 Bunun için, bize zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici görüşüne göre değil, çağımızın hız ve hareket kavramına göre düşünülmektedir.
 Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız.
 Bunda da başarılı olacağımıza kuşkum yoktur.
 Çünkü Türk ulusunun karakteri yüksektir.
 Türk ulusu çalışkandır.
 Türk Ulusu zekidir.
 Çünkü Türk Ulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.
 Çünkü Türk Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir.
 Şunu da önemle belirtmeliyim ki, yüksek bir insan topluluğu olan Türk Ulusunun tarihsel bir niteliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
 Bunun içindir ki ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusuna ara vermeden ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek geliştirmek ulusal ülkümüzdür.
 Türk ulusuna çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün insanlığa gerçek huzurun sağlanması yolunda, kendine düşen uygarca vazifeyi yapmakta başarılı kılacaktır.
 Büyük Türk Ulusu!
 Onbeş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin.
 Mutluyum ki, bu sözlerimin, hiçbirinde, ulusumun, hakkımdaki güvenini sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.
 Bugün, aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Ulusunun büyük ulus olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır.
 Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile, geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.
 Türk Ulusu!
 Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha büyük onurla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
 Ne mutlu Türküm diyene!
 29 Ekim 1933
===========================================
*** Açıklamalı ve yorumlu olarak hazırlanmış olan bir yazıyı okumak isteyenlere önerim buraya bakmalarıdır:














.

TÜRKÜM DİYENE

. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Bu sözden neler anlamalıyız? "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu...