Amasya Tamimi
Mustafa Kemal Paşa 12 Haziran 1919
günü Amasyalılara hitaben “ilk” konuşmasında, gerçekte 22 Haziran 1919 tarihli
Amasya Tamimi’nde bütün ülkeye açıklayacağı “stratejik planı” ve Türkiye’yi
bekleyen büyük tehlikeyi alt etmek için hep bir ağızdan “yemin” gerektiğini
şöyle anlatmıştır:
“Amasyalılar, düşmanların Samsun’a
yapacağı herhangi bir huruç harekâtına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı
çekecek, dağlara çekilecek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz.
Allah milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe
verecek ve vatanı bir harabe zara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana
bırakacağız.”
“Amasyalılar, buna hep beraber yemin
edelim.”
Mustafa Kemal Paşa’nın bu hitabından
sonra Amasyalılar hep birlikte haykırmışlardır:
“Bütün Amasyalılar emirlerinizi bekliyor
Paşam!…”
“Sağ olun Amasyalılar, zaferi
kazanacağız, vatan kurtulacaktır!”
Ertesi gün, (13 Haziran 1919) Sultan
II. Bâyezid Camii Vaizi Abdurrahman Kâmil Efendi cuma hutbesinde cemaate ülkenin
kurtuluş yolunun “milletin azim ve kararında” olduğunu öğütleyecektir.
O günlerde Mustafa Kemal Paşa’nın,
Amasya’da “Bir nokta-i istinad bulsam kuvay-i işgaliyeyi allak bullak ederim,”
dediği ve bu “istinad noktası”nı Amasya’da bulduğunu söylediği de
kaydedilmiştir.
Aynı günlerde başkent İstanbul’da
Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da henüz başladığı Ordu Müfettişliği görevinden
alınması için İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Hükümet makamına
başvuruda bulunulmuştur.
İngiliz işgalcilerin bu talebinin
kabulü bilgisi Harbiye Nezareti’nde görevli Fevzi (Çakmak) Paşa’nın günlüğünde
şu şekilde yer alacaktır:
“13 Haziran 1919, Cuma,
Beykoz. Güneş. Mustafa Kemal Paşa İngilizlerin arzusu üzerine Dersaadet’e celp
olunmaktadır.”
Ne var ki Mustafa Kemal Paşa önceden
hazırlıklıdır ve mücadele yolundan dönmek gibi bir seçeneği hiçbir koşulda
düşünmemektedir.
Havza’da başlattığı hızlı telgraf
kampanyasıyla Anadolu’daki kolordu komutanları, mülki amirler ve yerel eşrafla
bağını güçlendirme çabalarına devam etmektedir.
18 Haziran 1919 günü, Mustafa Kemal
Paşa Edirne’de bulunan Albay Cafer Tayyar Bey’e şifre telgrafında “yeni”
stratejiyi açıklamıştır. Albay Cafer Tayyar Bey’e gönderilen şifre
telgrafta şu görüşler yer almaktadır:
"İstanbul’daki
hükümet gücünü yitirmiştir ama Anadolu halkı millî bağımsızlık için birleşmektedir.
Bütün kolordu komutanları aynı amaç için hazırdır ve mülkî yöneticilerin
neredeyse tümü bu davaya katılacaklardır. Bağımsız Kürdistan için İngilizlerin
propagandası başarısız olmuştur. Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetlerinin
“tek” isim altında birleşmelerine; Trakya ve Anadolu’daki bu tür cemiyetlerin
tümünün bir araya gelip güçlü bir merkezi otorite oluşturmalarına karar
verilmiştir. İşgal güçlerinin etkisinden ve İstanbul Hükümeti’nin denetiminden
kurtulmak için bu cemiyetin merkezi Orta Anadolu’da bulunacaktır. En uygun yer
Sivas’tır"
şeklindeki değerlendirmelerinin
yanında Mustafa Kemal Paşa
- “Artık benim için Anadolu’dan
hiçbir yere gitmemek kesindir,” cümlesiyle bulunduğu noktayı tereddütsüz
şekilde ilân etmektedir.
18 Haziran 1919 günlü bu telgraf,
Mustafa Kemal Paşa’nın dört gün sonra (22 Haziran’da) “Amasya Tamimi” adıyla
yayımladığı tarihi kararı daha önceden zihninde oluşturduğunu kanıtlamaktadır.
Ertesi gün (19 Haziran) Ankara’dan
20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ile eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey de
Amasya’ya gelmişler ülkenin karşılaştığı Mondros Mütarekesi ile süreklilik
kazanan beka krizini ve son gelişmeleri en ince ayrıntılarına kadar
değerlendirme fırsatı bulmuşlardır.
Öte yandan İstanbul’da Mustafa Kemal
Paşa’nın görevden alınmasıyla ilgili işlemler de hız kazanmıştır.
21 Haziran’da Harbiye Nazırı Şevket
Turgut Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın üstlendiği 3. Ordu Müfettişliği görevine,
15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’yı tayin etmek istemiş fakat
Karabekir Paşa bu atamayı kabul etmemiştir.
Yine aynı gün (21 Haziran) Mustafa
Kemal Paşa Amasya’dan İstanbul Polis Müdürü Albay Halil Bey’e yazdığı
mektubuna;
- “Her ne şekil ve
surette olursa olsun, Anadolu’da sine-i millette kalarak istiklâl
mevcudiyetimiz uğrunda çalışmaya karar verdim,” diye başlayacaktır.
Mustafa Kemal Paşa “Amasya Tamimi”
adlı belgeyi bu koşullarda kayıtlara geçirecektir.
Cevat Abbas Gürer, kişisel notları
arasında bulunan ve 9 Kasım 1940 tarihli bir yazısında 1919 yılının 21 Haziranı
22 Hazirana bağlayan geceyi ve tarihi belgenin yazılması ile ilgili önemli
tanıklığını şöyle aktarmıştır:
“21-22 Haziran 335 (1919) gecesi saat
9’da kumandanımın ‘kalem kâğıt alsın gelsin’ emriyle çağrıldım. Muhterem
General Ali Fuat Cebesoy, çetin ve büyük işler başaracak her türlü kudret ve
kabiliyete hâkim gözlerini saklayan güler yüzüyle bu emri bana tebliğ etmişti.
Kendileri Ankara ile telgraf başında meşgul olmaya başladılar. Ben aldığım emri
yerine getirmiş, uğurlu odanın büyücek yuvarlak masasına yerleşmiştim. Bir an içinde
etrafıma göz gezdirdim. Bay Hüseyin Rauf Orbay, eski 3. Kolordu Kumandanı Albay
Refet (İstanbul Milletvekili), Albay Kazım Dirik, Binbaşı Refik Saydam, Binbaşı
Hüsrev Gerede; Atatürk’ün kurtuluş eserini dinlemek için tereddütsüz
duruyorlardı. Gözlerinde büyük dikkat ve büyük merak canlanmıştı.
Bu derin manalı sükût içinde
Atatürk’ün kuvvetle çektiği sigarasından bıraktığı bol dumanlarının gaz
lambalarının fanusları üzerinde önce kuvvetle yığıldığına fakat yayıldıkça
zayıfladığına dalmıştım. Her varlığın yaşayışının da aynı akıbetle
karşılaştığını düşünmeye bile fırsat bulamadan; ‘Yaz bakalım!…’ Atatürk’ün bu
çelik iradeli emri oda içinde sıralanmış bekleyen dimağları fuzuli düşünceden
kurtardı; beni de harekete geçirdi.”
Yaver Cevat Abbas’ın anlatımına göre
Atatürk, yol haritasını açıklayan “kapsamlı” emirlerini madde madde
yazdırdıktan sonra odada hazır bulunanlar tarafından tarihi bir belge olarak
imzalanmasını istemiştir:
“Bu direktif, bütün askeri ve millî
rüesaya ve belediye reislerine verileceği kaydından sonra bitmişti. Aziz
muhatapların hemen cümlesi birden sevinç ve takdir gülüşleriyle, ‘Hayırlı
olsun, Allah muvaffak etsin’ iç dileklerini söylediler ve bu büyük işe şahit
olan kutlu odayı şenliklere boğdular.
Atatürk’ün bana:
‘Arkadaşlara ver imza buyursunlar!’
emrine karşı yüksek nezaket ve tevazu gösteren Hüseyin Rauf Orbay:
‘Henüz misafiriniz bulunuyorum. Onun
için kendimde bir salahiyet göremiyorum’ cevabına karşı Atatürk:
‘Memleketin
tanınmış bir evlâdısınız. Yazdığımız, yeni bir tarihin vesikasında imzanız
bulunmalıdır’ der demez Bay Hüseyin Rauf Orbay imza buyurdular.
General Ali Fuat Cebesoy direktif
yazılırken dışarıda muhaberesiyle meşguldüler. Atatürk tarafından çağırıldılar.
Muhterem General gelmişti. Huzuruna sunulan direktifi derhal imzalayarak,
çekingen duran Albay Refet’e imza ettirdiler.
Atatürk, kurmay reisimiz Kâzım
Dirik’le Hüsrev Gerede’ye de kurmay heyetinde tertip olunduğu şerefini
esirgemediler.
Aziz vatan ve sevgili milletinin
kurtarılması için Atatürk; kısa mucip esbaplı (gerekli) kurtuluş planının
tarihi zengin şerefini arkadaşlarıyla Amasya’nın işbu kutlu odasında paylaştı.
Bu paylaşmayla Atatürk geniş vefa ve
büyük kalplilik gösterdi. Ve onları birinci adımda kendi akıbetine bağlamayı
zevk bildi.”
Mustafa Kemal Paşa tarafından 21-22
Haziran gecesi son şekli verilen ve Millî Mücadele tarihimizde haklı bir ün
kazanan “Amasya Tamimi”, yeni Türkiye devletinin kuruluşu için başlatılan
teşkilatlanmanın hedefini ve meşru araçlarını gösteren ilk “millî strateji”
belgesi, bir diğer anlatımla “millî eylem” planıdır. İki sayfalık bu tarihi
belge o gece toplantıya katılanların ve orada bulunan bazı görevlilerin
ortaklaşa imzalarını taşıyan 6 maddeden oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Paşa’nın imzasıyla
bütün komutanlıklara, mülki amirliklere ve sivil cemiyetlerin yönetimlerine
şifre telgrafla gönderilmiştir.
Şifre 194 22
Haziran 1919
TAMİM
1
-
Vatanın
bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
Merkezi
hükümetimiz İtilaf devletlerinin tesir ve denetimi altında kuşatılmış
bulunduğundan üzerine aldığı sorumluluğun icaplarını yapamamaktadır.
Bu
hal, milletimizi yok olmuş tanıttırıyor.
Milletin
bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Milletin
hal ve vaziyetini göz önünde tutmak ve haklarının sesini cihana işittirmek için
her türlü tesir ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı elzemdir.
Bunun
için haberleşerek her türlü her taraftan gelen teklif ve millî arzu üzerine,
Anadolu’nun her bakımdan en emin mahalli olan Sivas’ta millî bir kongrenin
süratle toplanması kararlaştırılmıştır.
Bunun
için tekmil Osmanlı vilayetlerinin her sancağından ve parti ihtilafları nazarı
dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin itimadına mazhar üç kadar kişinin
mümkün olan süratle yetişmek üzere hemen yola çıkarılması icap etmektedir.
Her
ihtimale karşı bunun bir millî sır halinde tutularak dağdağaya mahal
verilmemesi ve lüzum görülen mahallerde seyahatin kendini tanıtmadan yapılması
lazımdır.
2
-
Doğu
vilayetlerimiz adına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması kararlaştırılan kongre
söz konusu vilayetlerin Müdafaai Hukuku Milliye ve Reddi İlhak cemiyetlerinden
seçilen üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardı.
O
vakte kadar diğer vilayetlerimizin delegeleri de Sivas’a varabileceklerinden
Erzurum Kongresi’nin üyeleri de uygun görecekleri zamanda genel toplantıya
dahil olmak üzere Sivas’a hareket edeceklerdir.
3
-
İşbu
maddelere göre delegelerin Müdafaai Hukuku Milliye cemiyetleri ve belediye
riyasetleri ve başka şekillerde seçilmesi ile hareketleri hakkındaki yüce
vatanperver aracılığınızı ve isimleri ile hareket zamanlarının telgrafla
bildirilmesini istirham ederim.
4
-
Bu
kararların tertibatına, 3. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, eski Bahriye
Nazırı Hüseyin Rauf Bey, 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, 13.
Kolordu Kumandan Vekili Miralay Cevdet Bey, 3. Kolordu Kumandanı Miralay Refet
Bey, Canik Mutasarrıfı Hamit Bey, 2. Ordu Müfettişi Cemal Paşa, 12. Kolordu
Kumandanı Miralay Selahattin Bey, 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa, Bursa’da
17. Kolordu Kumandan Vekili Miralay Bekir Sami Bey, Edirne’de Kolordu Kumandanı
Miralay Cafer Tayyar Bey ve diğer bazı mülkî ve askerî önemli zevat tarafından
çalışılacaktır.
Bundan
başka, eski Sadrazam Müşir Ahmet İzzet Paşa, Nafıa Nazırı Ferit Bey, Âyan
üyelerinden Ahmet Rıza Bey gibi zevatın fikir ve mütalaaları alınacaktır.
5
-
Reddi
İlhak ve Müdafaai Hukuku Milliye cemiyetlerinin verecekleri telgrafların
telgrafhanelerce kabul edilmeyerek çekilmemesi, Posta ve Telgraf Müdüriyeti
Umumisi’nden tamim edilmiştir.
Bu
husus kati surette reddedilerek haberleşmenin mutlaka serbestçe temini için
gösterilerde bulunarak haberleşme temin edilecek ve temin edilinceye kadar
gösterilere devam olunacaktır.
6
-
Askeri
ve milli teşkilat, hiçbir şekilde ilga edilmeyecektir.
Kumanda
hiçbir şekilde terk edilmeyecek ve başkasına verilmeyecektir.
Vatanın
herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal harekâtı, bütün orduyu
alakadar edecek ve ortaya çıkacak vaziyete göre memleket müdafaasına birlikte
girişilecektir.
Bu
sebeple kumandanlar derhal birbirlerini haberdar edeceklerdir.
Silahlar
ve mühimmat katiyen elden çıkarılmayacaktır.
(Asıl metinde 4, 5 ve 6. maddeler
gizli tutulmuştur.)
Önemli
bir husus, daha önce 18 Haziran’da Albay Cafer Tayyar Bey’e gönderilen
telgrafta “Mirliva Mustafa Kemal, Üçüncü Ordu Müfettişi ve Şehriyar’ın Fahri
Yaveri” diye yazmıştır ama Sultan Vahdettin’in kendisine verdiği bu unvanları
yitirmek üzere olduğunu bilmektedir.
Bu
yüzden Albay Cafer Tayyar Bey’den göndermesini istediği vekâletname, Müdafaa-i
Hukuk Cemiyetlerinin toplantısına katılmasını ve onların adına hareket etmesini
sağlayacaktır.
Böylece gücünü padişahtan değil, halktan almış olacaktır.
“Amasya
Tamimi”, Mustafa Kemal Paşa’nın resmi görevinin kendisine verdiği yetkinin
yerini alacak “yeni” ve “meşru” bir destek arayışından doğmuş ve tam zamanında
açıklanmıştır.
Sina
Akşin, bu yeni destek arayışını, “Mustafa Kemal Paşa’nın Padişah’tan almış
olduğu geniş yetkinin sonu görünmüştü,” şeklinde yorumlamaktadır.
Ona
göre, Mustafa Kemal Paşa, millî direnişin öncülüğünü yapacaksa, bunun için
milletten yetki almak zorundadır.
Mustafa
Kemal Paşa’nın zihin dünyasında “hukukî meşruiyet” kavramının özel önemi
düşünüldüğünde bu tür bir yorumun haklı olduğu açıktır.
Gerçekten
Mustafa Kemal Paşa, askerlik ve siyaset yaşamı boyunca “hukukî meşruiyet”
kavramını her zaman önemsemiş; Türklerin büyük lideri bütün davranışlarını bu
kavram etrafında düzenlemeye özen göstermiştir.
Kuşkusuz,
“Amasya Tamimi”ndeki stratejik tercihin “meşruiyet” temeli, siyasal bilimler
literatüründeki “zaruret hali nazariyesi” ile açıklanmak durumundadır.
Bu
nedenledir ki Mehmet Ali Ünal bu belge ile ilgili olarak, “Devir ve şartlarının
farklılığına rağmen, Çelebi Mehmet’in hareketi ile, Atatürk’ün hareketi
arasında mahiyet bakımından birçok benzer noktalar bulmak mümkündür. Zira
vasıtalar farklı olmakla beraber, gayeler aynıdır:
Devletin
devamlılığı ve milletin istiklâli.
Hakikaten
Çelebi Mehmet’in gayesi, devlet-i ebed-müddet fikrinin gerçekleşmesi olduğu
gibi, Atatürk’ün gayesi de yeni bir oluşum ve yeni bir rejimle devlet ve
milletin bekasıdır,” diye yazmaktadır.
1927
yılında Atatürk Nutuk’ta, bu kararının dayandığı en güçlü muhakeme ve
mantığı şöyle açıklamıştır:
“Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet
olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla
gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan
yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak durumundan
yüksek bir muameleye layık görülemez.”
“Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek,
insanlık özelliklerinden yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka
bir şey değildir. Gerçekten de böyle bir düzeysizliğe düşmemiş olanların,
isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.”
“Oysa Türk’ün haysiyeti, gururu ve yeteneği çok yüksek ve
büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!…”
“O halde ya İstiklâl, ya Ölüm!”
Türk
Millî Mücadelesi’nin başında yol haritasını oluşturan hayli kritik ve stratejik
bir belge olarak “Amasya Tamimi” (diğeri, Misak-ı Millî’dir) önemlidir.
Bu
iki tarihi belge, Türk anayasa metinlerinde ek olarak yer almamışlardır; fakat
yeni Türkiye devletinin kuruluşunu müjdelemektedir.
. Hikmet ÖZDEMİR
KAYNAKÇA
AKŞİN, Sina, İstanbul
Hükümetleri ve Millî Mücadele, I, 2. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2004.
ATATÜRK, Kemal, Nutuk,
Yay. Haz. Zeynep Korkmaz, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2018.
Atatürk’ün Bütün Eserleri Cilt
3 (1919), 3. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul 2003.
GÜRER, Cevat Abbas (Atatürk’ün
Yaveri), Cepheden Meclis’e Büyük Önder ile 24 Yıl, Der. Turgut Gürer,
Yapım C, İstanbul 2006.
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi,
S 77 (Eylül 1978), Belge No: 1686.
HATEMİ, Nilüfer, Mareşal
Fevzi Çakmak ve Günlükleri, Cilt 2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1999.
KARABEKİR, Kâzım, İstiklâl
Harbimiz, Cilt 1, Emre Yayınları, İstanbul 2005.
KIRZIOĞLU, Fahrettin, Bütünüyle
Erzurum Kongresi, Ankara 1993.
MANGO, Andrew, Atatürk,
Çev. Füsun Doruker, Sabah Yayınları, İstanbul 2000.
MENÇ, Hüseyin, Millî
Mücadele Yıllarında Amasya, 2. Basım, Amasya Valiliği Yayınları, Ankara 2002.
ÖZDEMİR, Hikmet, Amasya
Belgelerini Yeniden Okumak, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.
ÜNAL, Mehmet Ali, “Amasya
Protokolleri ve Atatürk’te İstiklâl Düşüncesi”, Atatürk’e Armağan, Ondokuz
Üniversitesi Yayınları, Samsun 1988
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/amasya-tamimi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder