Atatürk'ün Yüksek Öğretime Verdiği Önem
Atatürk’ün Bilimsellik Anlayışının Yerleşmesinde Yüksek Öğretime Verdiği Önem
· Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli özelliklerinden birisi, bilimsel, akılcı ve gerçekçi bir düşünceyi Türk toplumunun bütün alanlarına egemen kılma çabasıdır.
· Bu anlayışı yerleştirmenin en kalıcı yolunun eğitimden geçtiğini hemen her konuşmasında vurgulayan Atatürk, Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla milli, laik ve çağdaş bir eğitimin temellerini atmıştır.
· Temel eğitimin yanı sıra, bilimsel ve akılcı düşüncenin genç nesle kazandırılmasında önemli rol oynayacak olan Yüksek Öğretim kurumlarının açılması konusunda da büyük çaba sarf eden Atatürk, sadece bu okulların kurulmasına öncülük etmemiş, gelişmeleri de yakından takip etmiştir.
· Nitekim, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmenin temel prensibi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilimsellik anlayışında saklıdır.
· Dolayısıyla Atatürk’ün bilimsel, akılcı ve gerçekçi bir düşünceyi topluma egemen kılma çabası gerek temel eğitimin gerekse yüksek öğretimin temel taşı olmuştur.
· Çağdaş medeniyet, fikir ve düşünce hayatında akılcılık anlayışının ön plana geçerek, skolastik düşüncenin yerini bilimsel anlayışın almasıyla oluşmuştur.
· Zira, özgür düşünceye sahip olma, akıl ve bilime değer vererek, bilim ve teknoloji alanında ilerleme ve hukuka bağlı devlet gibi nitelikler, çağdaş medeniyetin ayırıcı özellikleri olarak kabul edilmektedir.
· Dolayısıyla çağdaş medeniyete giden yol da bilim ve teknolojiden geçmektedir.
· Nitekim, Türk toplumunun varacağı hedef olarak belirlenen Batı medeniyetinin temel niteliği olan aydınlanma düşüncesi, “...yaşama aklın kılavuzluk etmesi, yaşama dayanak olacak değer ve normların akılla bulunması, gelenek-göreneklerin aklın eleştirisinden geçirilmesi...” olarak tanımlanmaktadır.
· Ancak özgür bir ortamda akıl hayata yol göstererek geçmişe ait kurallar ve kurumları eleştiri süzgecinden geçirebilir.
· Atatürk'ün de Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, ulaşmak istediği Batıya yönelişteki temel amaç, müspet bilimi alabilmektir.
· Bu anlayış aynı zamanda dünyada milletlerin var oluş kavgasıdır.
· Bu nedenle de bilimsel, akılcı ve gerçekçi bir düşünceyi Türk toplumunun bütün alanlarına egemen kılma çabası Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli özellikleri arasında yer almakta ve bütün uygulamalarında kendisini göstermektedir.
· Modernleşmeyi bir bütün olarak ele alan ve tüm kurumlarıyla toplumun modernleşmesini hedefleyen Atatürk’ün, burada edindiği temel düstur bilimin ve bilimsel düşüncenin, yapılan inkılâpların temel taşı olmasıdır.
· Bu anlayışı henüz 27 Ekim 1922 tarihinde Büyük Zaferi kutlamak üzere gittiği Bursa’da;
- “...Hanımlar, Beyler, memleketimizin en mâmur, en latif, en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nerededir. Bilir misiniz? Orduların sevk ve idaresinde ilim ve fen düsturlarını rehber ittihaz etmektedir… milletimizin siyasi, içtimai hayatında, milletimizin fikrî terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır…” sözleriyle dile getirmiştir.
· Gerçekçi bir dünya görüşüne sahip olan Atatürk, bilimsel anlayışın hayatın her alanına sahip olması gerektiği konusundaki görüşlerini güçlü bir ifadeyle topluma aktarmaktadır.
· Nitekim Bursa’da yaptığı konuşmanın devamında kendisini dinleyen öğretmenlere şöyle seslenir:
- “...Gözlerimizi kapayıp mücerret yaşadığımızı farzedemeyiz - Memleketimizi bir çember içine alıp cihan ile alâkasız yaşayamayız… Bilâkis müterakki, mütemeddin bir millet olarak medeniyet sahasının üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ferd-i milletin kafasına koyacağız, ilim ve fen için kayıt ve şart yoktur …”.
· Yüksek medeniyetler içerisinde var olmak isteyen toplumlar, aklın ve bilimin hâkimiyetinden noksan bir anlayışla bunu gerçekleştiremezler. Bu anlayışladır ki Atatürk, 24 Ağustos 1925’de Kastamonu’da halka yaptığı bir konuşmada;
- “...Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yok eder. Uygar olmayan insanlar ve toplumlar, daima uygar olanların altında kalmaya mahkûm olacaklardır...” diyerek medeniyet dairesinin bir ferdi olmak lüzumuna işaret ederken; 10 Ekim 1925’de Akhisar Türk Ocağı’nda da “…medeni olmayan insanlar medeni olanların ayakları altında kalmaya maruzdurlar…” ifadesiyle uygar bir toplum olmanın zorunluluğunu vurgulamıştır.
· Atatürkçü düşüncenin temel felsefesi topyekûn bir modernleşmeyi hedeflediği için sadece devletin yapılanmasında değil, sosyal hayatın ve kişisel hayatın gelişiminde de aklı ve bilimi yol gösterici saymaktadır.
· Onuncu Yıl Nutkundaki;
- “…Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir…” sözleri ile de karşılaşılacak sorunlarda çözümün nerede aranması gerektiğini, şüpheye mahal kalmayacak bir surette ifade etmiştir.
· Kalkınmanın akıl ve bilimin önderliğinde gerçekleşeceğine inanan Atatürk’ün milli eğitime verdiği önem de bu konudaki kararlılığının bir göstergesi olmuştur.
· Yapılan büyük inkılâbın başarısı ancak yeni nesilleri ve geniş halk kitlelerini çağın gereklerine göre eğitmekle mümkün olacaktır.
· Bu amaca ulaşmada en önemli görevi ise öğretmenler yüklenecektir.
· Örneğin; 21 Şubat 1921 tarihinde kabul edilen öğrenci ve öğretmenlerin askerliklerinin teciline dair kanun, eğitimi insan gücünün cephede kaybedilmesinin önüne geçilmesi noktasında oldukça dikkat çekicidir.
· Görülüyor ki milli mücadeleden itibaren Atatürk’ün düşünceleri eğitim konusunda odaklanmış ve henüz milli mücadelenin devam ettiği bir dönemde eğitim inkılâbının öncüsü olarak Türk Maarif Kongresi toplanmıştır.
· 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara’da toplanan Kongre’nin açılış konuşmasını yapan Atatürk:
- “...vâsi ve kâfi şerait ve vesaite malik oluncaya kadar geçecek eyyamı cidalde dahi kemalii dikkat ve itina ile işlenip çizilmiş bir millî terbiye programı vücuda getirmeğe ve mevcut maarif teşkilâtımızı bu günden müsmir bir faaliyetle çalıştıracak esasları ihzar etmeye hasrı mesai eylemeliyiz…” sözleriyle ileride kurulacak milli eğitimin temellerini atmıştır.
...... .... ....... ...... ...... ....
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/117806
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder