. ATATÜRK ve DEVLETÇİLİK
· Devletçilik,
Türkiye’nin toplumsal ihtiyaçlarına cevap veren, ekonomik, sosyal ve kültürel
kalkınmasına ve gelişmesine olanak kazandıran bir politik uygulamadır.
· Devletçilik
bir politik uygulama ve yöntem olarak Türk toplumunun gerçeği üzerine inşa
edilmiştir.
· Bu binanın
temelinde uzak görüşü, fikir ve ideali ile Atatürk vardır.
· Atatürk, Türk
inkılâbının yaratıcısı, başı ve mimarı olduğu kadar ileri fikirlerin, topluma
yeni değerler katan ideallerinde güç kaynağıdır.
· Daha 1922
yıllarında devletçiliği ilke olarak dile getiren, millî ihtiyaçların zorunlu
kıldığı hallerde, devleti vazife ve hizmete davet eden, çağıran Atatürk
olmuştur.
· Atatürk,
fikirleri ve uyguladığı politikası ile Türk devletçilik anlayışına yön
vermiştir.
· Devletçilik,
uzun süreden beri Türkiye’de uygulanan ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın
özelliklerini gösteren, niteliklerini belirten bir politik uygulamadır.
·
Diğer bir deyimle bu uygulamaya yön veren bir temel ilkedir.
·
Toplum için, toplum yararına lüzumlu ve faydalı hizmetler
görmekle görevli çağımızın devleti, klasik kamu hizmet ve faaliyetleri ötesinde
toplum yararına çok daha geniş ve yaygın hizmet görmekle yükümlü olmuştur.
·
Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alana yayılışı kolektif
ihtiyaçları devlet eliyle karşılama gereğinin bir sonucu olmuştur.
·
Devlet bu tür ihtiyaçları karşılamak için teknik alanda,
teşkilât kurarak farklı faaliyetlerde bulunmak zorunda kalmıştır.
·
Devletçilik, devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, kamu
hizmet ve faaliyetlerinin yayılması demektir.
· Devletçilik,
bir tür devlet müdahalesi, daha önce devlet faaliyet alanına girmeyen
konularda, kamu menfaati nedeni ile devletin bu alana karışması, katılması,
müdahalesi demektir.
· Ancak
devlet, böyle bir müdahalede bulunurken klasik devlet teşkilâtı yanı sıra,
idari alanda teknik hizmet görmekle görevli yeni kuruluşlar kurmayı hizmetin
icabı gerekli görmektedir.
· Yeni Türk devleti kuruluşunda, ekonomik bakımdan sömürge
tipi geri kalmış bir ülke olduğundan süratle kalkınmak zorunda idi.
· Türkiye’nin kalkınması bir var olmak veya yok olmak
meselesi olarak ele alınmıştı.
· Demokratik düzen içinde süratle kalkınmak, Türkiye’yi
devletçiliğe, devlet yetkilerini toplum refahına yönelterek hareket etmeye
mecbur kılmıştı.
· Devletçilik,
devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, devlete özgü hizmet ve faaliyet
alanlarının yayılması demektir.
·
Devletçilik, öncelikle müdahaleyi gerekli kılar.
·
Devletçilikte özel teşebbüs yanı sıra devlet, müteşebbis olarak
ekonomik alanda faaliyette bulunmaktadır.
·
Özel sektörle resmi sektörün ekonomik hayatta bir arada
bulunması, karma ekonomi esaslarını ortaya çıkarmakta ve planlı ekonomiyi
zorunlu kılmaktadır.
·
Türk devletçilik anlayışı içinde planlı ekonomi, devletçiliğin
başlıca özelliğini teşkil etmektedir.
1 - Devletçilik, devlet müdahalesini
zorunlu kılmaktadır.
·
Müdahalecilik terimi her şeyden önce devletin müspet bir
fiilini, yapıcı, kurucu bir hareketini kapsar. Müdahalecilik prensi itibariyle
klasik devlet hizmetlerinde yer almaz.
·
Müdahalecilik daha çok, klasik devlet hizmetleri dışında,
özellikle ekonomik alanda, politikalarını uygulamaya çalışan siyasî
iktidarların fiillerini içerir.
·
Eğer devlet müdahalesi, toplumun bütününe veya toplumun belirli
gruplarının maddî refahını temine yönelikse sosyal müdahalecilik adını alır.
·
Sosyal müdahalecilik sosyal adalet ilkesine dayanır, toplumda
sosyal güvenlik sağlamaya da yöneliktir.
·
Türk devletçiliğinin belirli özelliklerinden biri de sosyal
müdahaleye dönük olmasıdır.
·
Müdahalecilik, aşırı liberalizmin doğurduğu sonuçları,
kuvvetlilere karşı zayıfları koruyarak toplumsal dengeyi sağlar ve düzeltmeye
çalışır.
·
Bu tür müdahalecilik sosyal adaleti sağlamaya yöneliktir.
·
Devletçilik, zorunlu olarak müdahaleciliği gerekli kılar.
·
Bu müdahalenin amacı, siyasî iktidarların politikası ile
belirlenir, sınırları uygulanan devlet politikası ile ortaya çıkar.
·
Türk devletçiliğinin esas hedefi, geri kalmış bir ülkeyi süratle
kalkındırmak, refah seviyesini artırmaktır.
·
Türk devletçiliğinin ikinci hedefi de, toplum düzeninde sosyal
adaleti sağlayacak yöntemler uygulamaktır.
·
Türk devletçiliğinde kalkınmanın yanı sıra, sosyal içerikli bir
politika izlenmesi, devlet müdahalesinin sosyal müdahaleci bir karakter arz etmesindendir.
2 - Devletçilik, planlı ekonomiyi
zorunlu kılmaktadır.
·
Plan, mevcut kaynakların en rasyonel şekilde kullanılmasını
sağlayan bir yöntemdir.
·
Süratli kalkınmayı sağlamak için plan en uygun yoldur.
·
Devletçilik, özel sektörle, resmi sektörü özel teşebbüsle
birlikte devleti müteşebbis olarak bir arada gördüğünden ve devletin,
ekonomisinin bütününü etkileyecek kararların alındığı bir düzeni de ifade
ettiğinden, zorunlu olarak planı gerekli kılar.
·
Devletçilik, ferdin, ticaret ve sanayi işletmeleri kurma ve
işletme hakkını sınırladığından, özel sektörle devlet sektörünü eşit şartlar
altında bulundurma gereği, devletçiliği, plana götürmektedir.
·
Plan önce resmi sektörle özel sektör arasında dengenin
sağlanması için gereklidir.
·
Ayrıca devlet yatırımı ve işletmeciliği devlete yük teşkil
ettiğinden, devletin ekonomik hayata aktif olarak katılması da planı gerekli
kılar.
·
Plan, millî sermayeyi israftan kaçınmak ve millî
menfaatlerimizin ahenkli bir şekilde yürümesi için, devletin yol gösterici ve
koruyucu rolünü gerekli kılar.
3 - Devletçilik özel teşebbüsü ve devlet işletmeciliğini bir
arada dengeli bir şekilde bulundurmayı gerekli kılar.
· Türk
devletçilik anlayışında, fertlerin özel teşebbüsleri ve faaliyetleri esas
tutulmakta, mümkün olduğu kadar az zamanda milleti refaha, memleketi
bayındırlığa eriştirmek için, milletin genel ve yüksek menfaatlerinin
gerektirdiği işlerde, devleti fiilen ilgili kılmak prensip olarak kabul
edilmektedir.
· Atatürk’ün
devletçilik anlayışında hakim olan esasları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
· Ferdî
teşebbüsün korunması ve desteklenmesi, demokratik rejimin kaçınılmaz bir
şartıdır.
· Ekonomik
kalkınmanın temelinde, ferdi teşebbüsün bulunması tabiî bir olaydır.
· Devletin
ekonomik faaliyeti, ferdi teşebbüsü engellemek amacına yönelik değildir.
· Devletin
ekonomik faaliyetinin sınırı, millî menfaatlerin gerektirdiği hallerde
hükümetler tarafından çizilecektir.
· Bu
sınır zaman içinde değişebilecektir.
· Devletçilik
ilkesine göre, büyük ve kamu yararı olan kuruluşlar devlet eliyle ve planlı bir
şekilde yapılacak, özel teşebbüs için ise, millî sermayeyi israf etmekten
kaçınmak ve millî menfaatlerimizin ahenkli bir şekilde yürümesini sağlamak
için, devlet yol gösterici ve koruyucu rolü oynayacaktır.
· 1
kasım 1937’de T.B.M.M.’de yıllık açılış konuşmasında Atatürk, “kesin zaruret
olmadıkça, piyasalara karışılamaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş
değildir” diyerek devlet müdahalesinin bir diğer yönden de sınırını çizmiştir.
· Türkiye'de
devletçilik, devletin müteşebbis olarak ekonomiye katılması, hemen hemen sanayi
alanına inhisar etmektedir.
· Ziraat
alanında kurulan bazı devlet işletmeleri amacı itibariyle, öğretici ve eğitici
olmaktadır.
· Örnek
çiftçiliği öğretmek ve yaymak amacı izlenmektedir.
Kaynak: . https:
// belleten. gov.tr/ tam-metin/ 2048/ tur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder