4 Mart 2022 Cuma

ATATÜRK ve DEVLETÇİLİK

.    ATATÜRK ve DEVLETÇİLİK

·       Devletçilik, Türkiye’nin toplumsal ihtiyaçlarına cevap veren, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına ve gelişmesine olanak kazandıran bir politik uygulamadır.

·       Devletçilik bir politik uygulama ve yöntem olarak Türk toplumunun gerçeği üzerine inşa edilmiştir.

·       Bu binanın temelinde uzak görüşü, fikir ve ideali ile Atatürk vardır.

·       Atatürk, Türk inkılâbının yaratıcısı, başı ve mimarı olduğu kadar ileri fikirlerin, topluma yeni değerler katan ideallerinde güç kaynağıdır.

·       Daha 1922 yıllarında devletçiliği ilke olarak dile getiren, millî ihtiyaçların zorunlu kıldığı hallerde, devleti vazife ve hizmete davet eden, çağıran Atatürk olmuştur.

·       Atatürk, fikirleri ve uyguladığı politikası ile Türk devletçilik anlayışına yön vermiştir.

·       Devletçilik, uzun süreden beri Türkiye’de uygulanan ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın özelliklerini gösteren, niteliklerini belirten bir politik uygulamadır.

·       Diğer bir deyimle bu uygulamaya yön veren bir temel ilkedir.

·       Toplum için, toplum yararına lüzumlu ve faydalı hizmetler görmekle görevli çağımızın devleti, klasik kamu hizmet ve faaliyetleri ötesinde toplum yararına çok daha geniş ve yaygın hizmet görmekle yükümlü olmuştur.

·       Devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alana yayılışı kolektif ihtiyaçları devlet eliyle karşılama gereğinin bir sonucu olmuştur.

·       Devlet bu tür ihtiyaçları karşılamak için teknik alanda, teşkilât kurarak farklı faaliyetlerde bulunmak zorunda kalmıştır.

·       Devletçilik, devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, kamu hizmet ve faaliyetlerinin yayılması demektir.

·       Devletçilik, bir tür devlet müdahalesi, daha önce devlet faaliyet alanına girmeyen konularda, kamu menfaati nedeni ile devletin bu alana karışması, katılması, müdahalesi demektir.

·       Ancak devlet, böyle bir müdahalede bulunurken klasik devlet teşkilâtı yanı sıra, idari alanda teknik hizmet görmekle görevli yeni kuruluşlar kurmayı hizmetin icabı gerekli görmektedir.

·       Yeni Türk devleti kuruluşunda, ekonomik bakımdan sömürge tipi geri kalmış bir ülke olduğundan süratle kalkınmak zorunda idi.

·       Türkiye’nin kalkınması bir var olmak veya yok olmak meselesi olarak ele alınmıştı.

·       Demokratik düzen içinde süratle kalkınmak, Türkiye’yi devletçiliğe, devlet yetkilerini toplum refahına yönelterek hareket etmeye mecbur kılmıştı.

·       Devletçilik, devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, devlete özgü hizmet ve faaliyet alanlarının yayılması demektir.

·       Devletçilik, öncelikle müdahaleyi gerekli kılar.

·       Devletçilikte özel teşebbüs yanı sıra devlet, müteşebbis olarak ekonomik alanda faaliyette bulunmaktadır.

·       Özel sektörle resmi sektörün ekonomik hayatta bir arada bulunması, karma ekonomi esaslarını ortaya çıkarmakta ve planlı ekonomiyi zorunlu kılmaktadır.

·       Türk devletçilik anlayışı içinde planlı ekonomi, devletçiliğin başlıca özelliğini teşkil etmektedir.

1 - Devletçilik, devlet müdahalesini zorunlu kılmaktadır.

·       Müdahalecilik terimi her şeyden önce devletin müspet bir fiilini, yapıcı, kurucu bir hareketini kapsar. Müdahalecilik prensi itibariyle klasik devlet hizmetlerinde yer almaz.

·       Müdahalecilik daha çok, klasik devlet hizmetleri dışında, özellikle ekonomik alanda, politikalarını uygulamaya çalışan siyasî iktidarların fiillerini içerir.

·       Eğer devlet müdahalesi, toplumun bütününe veya toplumun belirli gruplarının maddî refahını temine yönelikse sosyal müdahalecilik adını alır.

·       Sosyal müdahalecilik sosyal adalet ilkesine dayanır, toplumda sosyal güvenlik sağlamaya da yöneliktir.

·       Türk devletçiliğinin belirli özelliklerinden biri de sosyal müdahaleye dönük olmasıdır.

·       Müdahalecilik, aşırı liberalizmin doğurduğu sonuçları, kuvvetlilere karşı zayıfları koruyarak toplumsal dengeyi sağlar ve düzeltmeye çalışır.

·       Bu tür müdahalecilik sosyal adaleti sağlamaya yöneliktir.

·       Devletçilik, zorunlu olarak müdahaleciliği gerekli kılar.

·       Bu müdahalenin amacı, siyasî iktidarların politikası ile belirlenir, sınırları uygulanan devlet politikası ile ortaya çıkar.

·       Türk devletçiliğinin esas hedefi, geri kalmış bir ülkeyi süratle kalkındırmak, refah seviyesini artırmaktır.

·       Türk devletçiliğinin ikinci hedefi de, toplum düzeninde sosyal adaleti sağlayacak yöntemler uygulamaktır.

·       Türk devletçiliğinde kalkınmanın yanı sıra, sosyal içerikli bir politika izlenmesi, devlet müdahalesinin sosyal müdahaleci bir karakter arz etmesindendir.

2 - Devletçilik, planlı ekonomiyi zorunlu kılmaktadır.

·       Plan, mevcut kaynakların en rasyonel şekilde kullanılmasını sağlayan bir yöntemdir.

·       Süratli kalkınmayı sağlamak için plan en uygun yoldur.

·       Devletçilik, özel sektörle, resmi sektörü özel teşebbüsle birlikte devleti müteşebbis olarak bir arada gördüğünden ve devletin, ekonomisinin bütününü etkileyecek kararların alındığı bir düzeni de ifade ettiğinden, zorunlu olarak planı gerekli kılar.

·       Devletçilik, ferdin, ticaret ve sanayi işletmeleri kurma ve işletme hakkını sınırladığından, özel sektörle devlet sektörünü eşit şartlar altında bulundurma gereği, devletçiliği, plana götürmektedir.

·       Plan önce resmi sektörle özel sektör arasında dengenin sağlanması için gereklidir.

·       Ayrıca devlet yatırımı ve işletmeciliği devlete yük teşkil ettiğinden, devletin ekonomik hayata aktif olarak katılması da planı gerekli kılar.

·       Plan, millî sermayeyi israftan kaçınmak ve millî menfaatlerimizin ahenkli bir şekilde yürümesi için, devletin yol gösterici ve koruyucu rolünü gerekli kılar.

3 - Devletçilik özel teşebbüsü ve devlet işletmeciliğini bir arada dengeli bir şekilde bulundurmayı gerekli kılar.

·       Türk devletçilik anlayışında, fertlerin özel teşebbüsleri ve faaliyetleri esas tutulmakta, mümkün olduğu kadar az zamanda milleti refaha, memleketi bayındırlığa eriştirmek için, milletin genel ve yüksek menfaatlerinin gerektirdiği işlerde, devleti fiilen ilgili kılmak prensip olarak kabul edilmektedir.

·       Atatürk’ün devletçilik anlayışında hakim olan esasları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

·       Ferdî teşebbüsün korunması ve desteklenmesi, demokratik rejimin kaçınılmaz bir şartıdır.

·       Ekonomik kalkınmanın temelinde, ferdi teşebbüsün bulunması tabiî bir olaydır.

·       Devletin ekonomik faaliyeti, ferdi teşebbüsü engellemek amacına yönelik değildir.

·       Devletin ekonomik faaliyetinin sınırı, millî menfaatlerin gerektirdiği hallerde hükümetler tarafından çizilecektir.

·       Bu sınır zaman içinde değişebilecektir.

·       Devletçilik ilkesine göre, büyük ve kamu yararı olan kuruluşlar devlet eliyle ve planlı bir şekilde yapılacak, özel teşebbüs için ise, millî sermayeyi israf etmekten kaçınmak ve millî menfaatlerimizin ahenkli bir şekilde yürümesini sağlamak için, devlet yol gösterici ve koruyucu rolü oynayacaktır.

·       1 kasım 1937’de T.B.M.M.’de yıllık açılış konuşmasında Atatürk, “kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılamaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir” diyerek devlet müdahalesinin bir diğer yönden de sınırını çizmiştir.

·       Türkiye'de devletçilik, devletin müteşebbis olarak ekonomiye katılması, hemen hemen sanayi alanına inhisar etmektedir.

·       Ziraat alanında kurulan bazı devlet işletmeleri amacı itibariyle, öğretici ve eğitici olmaktadır.

·       Örnek çiftçiliği öğretmek ve yaymak amacı izlenmektedir.

Kaynak:     .   https: // belleten. gov.tr/ tam-metin/ 2048/ tur


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKÜM DİYENE

. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Bu sözden neler anlamalıyız? "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu...