6 Mart 2025 Perşembe

KEMALİZM VE ATATÜRKÇÜLÜK

 .  KEMALİZM VE ATATÜRKÇÜLÜK    .

Kemalizm ve Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce ve ilkelerini ifade eden iki kavramdır.

Her iki kavram da, Türkiye'nin modernleşme ve gelişme sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

Genellikle eş anlamlı olarak kullanılsa da, bazı farklı yorumlar ve vurgular içerebilirler.

Hem Kemalizm hem de Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerini ve hedeflerini yansıtır.

KEMALİZM:

Kemalizm kavramı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünce sistemini ve ilkelerini ifade eden bir ideolojidir.

Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti'nin "temel ideolojisi" olarak kabul edilir ve Türk siyasi hayatında önemli bir yer tutar.

Kemalizm, sadece bir siyasi ideoloji değil, aynı zamanda bir düşünce sistemi ve bir yaşam tarzıdır.

Daha çok akademik ve teorik bir çerçeveye sahiptir, akılcılık, bilimsellik ve çağdaşlaşma vurgusu yapar.

Türk toplumunu "modern", "özgür" ve "bağımsız" bir "ulus-devlet" haline getirmeyi amaçlar.

Kemalizm, altı temel ilke üzerine kuruludur: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık.

Bu ilkeler, Türk toplumunun modernleşmesi, çağdaşlaşması ve bağımsız bir ulus-devlet haline gelmesi amacını taşır.

Temel Değerleri: Akılcılık, bilimsellik, çağdaşlaşma, ulusal egemenlik, ulusal birlik ve beraberlik, bağımsızlık, vatanseverlik.

Bu değerler, Türk toplumunun her alanında (siyaset, ekonomi, kültür, eğitim vb.) rehberlik etmeyi amaçlar.

Hedefleri Türk toplumunu "çağdaş uygarlık düzeyine" ulaştırmaktır.

Ana hedefi Türkiye'yi modern, bağımsız ve güçlü bir "ulus-devlet" haline getirmektir

Türk milletinin refahını ve mutluluğunu artırmayı hedefler.

Bu kavramın ortaya çıkışı ve kullanımı hakkında şu bilgiler verilebilir:

İlk Kullanımlar: "Kemalist" terimi, "Milli Mücadele" yıllarında hem Türkiye'de hem de "yurt dışında" kullanılmaya başlanmıştır.

Yabancı basında ve bazı çevrelerde Atatürk'ün önderliğindeki hareketi tanımlamak için "Kemalizm" ifadesi kullanılmıştır.

Türkiye'de ise bu kavramın yaygınlaşması 1929'dan itibaren gerçekleşmiştir.

Yaygınlaşma Süreci: 1930'lu yıllarda, özellikle 1931'de Devletçilik ve İnkılapçılık ilkelerinin diğer dört ilkeye eklenmesinden sonra "Kemalizm" terimi daha sık kullanılmaya başlanmış ve ders kitaplarına girmiştir.

Bu dönemde çeşitli yazarlar, Kemalizm'i tanımlamaya ve halka benimsetmeye yönelik yazılar yayımlamışlardır.

Kadro dergisi, Kemalizm'e içerik sağlamaya çalışmıştır.

Halkevleri'nin yayın organı Ülkü dergisi, Kemalizm'in kuramsal çerçevesinin belirlenmesi için önemli katkılar sağlamıştır.

Başlangıçta yabancı yazarlar ve diplomatlar, Atatürk'ün hareketini tanımlamak için bu terimi kullanmışlardır.

Daha sonra Türk aydınları, siyasetçileri ve akademisyenleri tarafından benimsenmiş ve yaygınlaştırılmıştır.

Özellikle tek parti döneminde CHP, Kemalist ideolojiyi "resmi" olarak benimsemiştir.

ATATÜRKÇÜLÜK:

Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ideolojisi olarak kabul edilir ve Türk siyasi hayatında önemli bir yer tutar.

Atatürkçülük, Türk milletinin ortak değerlerini ve hedeflerini yansıtan bir düşünce sistemidir.

"Atatürkçülük" terimi, daha çok halk arasında ve günlük dilde, Atatürk'e olan sevgiyi ve bağlılığı ifade etmek için kullanılır.

Atatürkçülük kavramı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün "ölümünden sonra" yaygınlaşmaya başlamıştır.

"Atatürkçülük", Atatürk'ün "düşünce sistemini" ve "mirasını" ifade eder.

Atatürkçülük, Atatürk'ün "ilke ve devrimlerine bağlılığı", onun mirasını ve "ideallerini yaşatmayı" ifade eder.

Atatürkçülük daha çok pratik ve duygusal bir bağlılık içerir.

Atatürk'ün 1938'deki ölümünden sonra, onun düşüncelerini ve ideallerini yaşatmak amacıyla "Atatürkçülük" kavramı daha sık kullanılmaya başlanmıştır.

Bu dönemde, Atatürk'ün mirasını korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla çeşitli "kurumlar ve dernekler" kurulmuştur.

Atatürkçü düşünce, özellikle 1940'lı ve 1950'li yıllarda Türkiye'nin siyasi ve toplumsal hayatında önemli bir yer edinmiştir.

Atatürk'ün silah arkadaşları, siyasetçiler, aydınlar, akademisyenler ve halkın geniş kesimleri tarafından benimsenmiştir.

Özellikle CHP, Atatürkçü düşünceyi "resmi" olarak benimsemiş ve savunmuştur.

"Atatürkçü düşünce" dernekleri ve vakıfları, bu kavramın yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır.

İçeriği ve Kapsamı:

Atatürkçülük, Atatürk'ün altı temel ilkesini esas alır: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, İnkılapçılık

Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti'nin "temel değerlerini ve hedeflerini" yansıtır.

Atatürkçülük, Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimleri savunur ve önemser: Kılık Kıyafet Devrimi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Medeni Kanun vb.

Bu devrimler, Türk toplumunun "modernleşmesi" ve "çağdaşlaşması" sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

Atatürkçülük, Atatürk'ün liderliğini, kişiliğini ve vizyonunu örnek alır.

"Ulusal bağımsızlık, yurtseverlik, akılcılık ve bilimsellik" gibi değerleri vurgular.

Türkiye'nin çağdaşlaşması, gelişmesi ve ilerlemesi hedefini taşır.

Atatürk'ün liderliğine ve kişiliğine duyulan saygı ve hayranlık ön plandadır.

Ulusal birlik ve beraberlik, vatanseverlik ve bağımsızlık değerlerini vurgular.

Atatürk'ün gösterdiği hedeflere ulaşma ve Türkiye'yi geliştirme amacını taşır.

ARALARINDAKİ FARK:

Genel olarak, Kemalizm daha çok "teorik ve ideolojik" bir çerçeveyi, Atatürkçülük ise daha çok "pratik ve duygusal" bir bağlılığı ifade eder.

Bazı kesimler, özellikle sol görüşlü kişiler, Kemalizm terimini daha çok benimserken, diğer kesimler Atatürkçülük terimini daha çok benimserler.

Kemalizm terimi daha çok akademik çevrelerde kullanılırken, Atatürkçülük terimi daha çok halk arasında kullanılır.

HANGİSİ DAHA KABUL EDİLEBİLİR?

Her iki terim de Atatürk'ün düşünce ve ilkelerini ifade ettiği için, ikisi de kabul edilebilir.

Tercih, kişisel görüşlere, siyasi duruşa ve ifade edilmek istenen anlama göre değişebilirse de Kemalizm ilk kullanılandır ve daha antiemperyalist içerik taşır.

Günümüzde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e karşı olan hareketleri artması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş ilkelerine, hedeflerine karşı duranların tutum ve davranışlarının zarar vermesi gözlenmektedir.

101 yıllık devlet yönetim biçimi, ilkeleri ve hedefleri, başarıları, "çağdaşlaşma" hareketleri ortada iken bilinçli olarak yapılan karşı devrimci girişimler ve yapılanmalar, dinci eğilimler çok endişe yaratmaktadır.

Etnik ve dinsel terör hareketleri devlet yapısı, ulusçu toplum dayanışması ve bütünlüğü yıpratılmaya çalışılmaktadır.

Meclise değin girebilen bu tür eğilimler ise ne yazık ki bilinçsiz halk kitlelerince desteklenebilmektedir.

Tüm bunlara, bu sıkıntılı döneme, ekonomik ve siyasal sorunlara, bölgesel çalkantılara ve kargaşalara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkesi ve milleti ile bir bütün olarak Atatürk'ün gösterdiği yolda direnecek ve kemalist bir ruhla mücadele edecek, üniter yapısını koruyacaktır.

Bu durumda tüm yurttaşların kendilerini arındırmaları, bilinçlenmeleri ve devletine ülkesine bir bağımsızlık ve özgürlük için parçalanmaya karşı durarak sahip çıkması gerekecektir.

Yapılan tüm propagandalara, kışkırtmalara ve dönekliklere rağmen Türkiye bir "üniter ulus devlet" olarak "kemalist ilkelerden" ve "hukuk devletinin" güvencesinden uzaklaşmadan güçlü olacaktır.

Türk, öğün çalış, güven! kavramı bu anlamdadır:

Aklını kullanan, kendisinden ve geçmişinden emin, çalışkan ve direnen, varlığına güvenen yurttaşlar olarak her türlü karşı duruşa ve kışkırtmalara rağmen bir "bütünlük" içerisinde, parçalanmadan devletimize sahip çıkacağız.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.

Emperyalizmin her türlü oyununa ve tuzaklarına düşmeden, karşı koyarak Ulusal Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana nasıl dirençli durabildi isek, yine en az o bilinç ve güçle devletimizi, ülkemizi ve milletimizi koruyacak, kollayacak ve sahip çıkacağız.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.03.06, MŞ.

.        (Araştırma, ve değerlendirme yazım)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRKÜM DİYENE

. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Bu sözden neler anlamalıyız? "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu...